He is young, but experienced.
- O genç ama deneyimli.
From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
- Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
Ignoring the fact that the conditions were slightly different, the results of our experiment were identical with Robinson's.
- Şartların biraz farklı olduğunu göz ardı edersek, deneyimizin sonuçları Robinson'ınkiyle aynıydı.
Tom likes experimenting.
- Tom deneyimi seviyor.
Tom likes experimenting.
- Tom deneyimi seviyor.
Tom had some very unusual experiences.
- Tom'un bazı çok olağandışı deneyimleri vardı.
He started to tell us his experiences during his stay in America. We were all ears.
- Amerika'da kaldığı süredeki deneyimlerini bize anlatmaya başladı. Biz dikkat kesildik.
Ben bunun en iyi yol olduğunu tecrübe ile öğrendim.
- Ben bunun en iyi yol olduğunu deneyimle öğrendim.