The prices of certain foods vary from week to week.
- Bazı gıdaların fiyatları haftadan haftaya değişmektedir.
The leaves have begun to turn.
- Yaprakların rengi değişmeye başladı.
Tom's story keeps changing.
- Tom'un hikayesi değişmeye devam ediyor.
Everything is changing.
- Her şey değişmek üzere.
You never change, do you?
- Asla değişmezsin, değil mi?
This town hasn't changed much in the last ten years.
- Bu kasaba son on yıl içerisinde çok fazla değişmedi.
I just wish things didn't have to change.
- Ben sadece işlerin değişmek zorunda olmamasını diliyorum.
You can't change people. They have to change themselves.
- İnsanları değiştiremezsin. Onlar kendileri değişmek zorundalar.
The prices of certain foods vary from week to week.
- Bazı gıdaların fiyatları haftadan haftaya değişmektedir.
He was bartering information.
- Bilgi değiş tokuş ediyordu.
Do you want to swap jobs?
- İşleri değiştirmek ister misiniz?
Tom wishes he could swap places with Mary.
- Tom yerleri Mary ile karşılıklı değiştirebilmeyi diliyor.
There are varying explanations.
- Değişik açıklamalar var.
Prices vary by location.
- Fiyatlar konuma göre değişir.
The prices of certain foods vary from week to week.
- Bazı gıdaların fiyatları haftadan haftaya değişmektedir.
Many boys and girls ranging from 12 to 18 entered the contest.
- 12 ila 18 arasında değişiklik gösteren birçok erkek ve kız yarışmaya katıldı.
In Colombia, the population is classified into social strata ranging from one to six, one being the poorest and six being the richest.
- Kolombiya'da nüfus birden altıya kadar değişen sosyal katmanlara göre sınıflandırılır. Bir en fakir olma ve altı en zengin olma.
Prices range from one to five dollars.
- Fiyatlar bir dolarla beş dolar arasında değişir.
In the summer, the temperature ranges from thirty to forty degrees Celsius.
- Yazın, sıcaklık otuzla kırk santigrat arasında değişkenlik gösterir.
That won't change anything.
- O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
That will change nothing.
- O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.
Tom's favorite singer is always changing.
- Tom'un favori şarkıcısı sürekli değişiyor.
Tom is in the garage changing his oil.
- Tom garajda yağını değiştiriyor.
He's proposing a suggestion for altering the research method.
- O araştırma yöntemini değiştirmek için bir öneri teklif ediyor.
I'm tired of altering my plans every time you change your mind.
- Senin her fikrini değiştirdiğin zaman planlarımı değiştirmekten usandım.
If the address changes, please contact us.
- Eğer adres değişirse, lütfen bizimle bağlantı kurun.