dükkanda

listen to the pronunciation of dükkanda
التركية - الإنجليزية

تعريف dükkanda في التركية الإنجليزية القاموس.

dükkân
shop

He promised to meet him at the coffee shop. - Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.

I like shopping in used-book stores and in used-clothing shops. - Ben ikinci el kitapçılarda ve ikinci el giyim dükkanlarında alışveriş yapmayı severim.

dükkânda bayatlamış
shop soiled
dükkânda bayatlamış
shopworn
dükkânda eskimiş
shopworn
dükkânda eskimiş
shop soiled
dükkân
{i} store

The toy store is closed. - Oyuncak dükkânı kapandı.

The store is just across from the theater. - Dükkan tiyatronun tam karşısında.

dükkân
workshop
dükkân
{i} shebang
dükkan
joint

Sami returned to his pizza joint. - Sami pizza dükkanına geri döndü.

Sami and Layla met at a pizza joint. - Sami ve Leyla bir pizza dükkanında buluştular.

dükkan
salon
dükkân
emporium
dükkân
stand

The man standing over there is the owner of the store. - Orada duran adam dükkanının sahibidir.

dükkan
shops

Are there any souvenir shops here? - Burada hiç hediyelik eşya dükkanları var mı?

There are a few shops next to my house. - Evimin yanında birkaç dükkân var.

dükkan
stand

The man standing over there is the owner of the store. - Orada duran adam dükkanının sahibidir.

dükkân
workplace
dükkân
slang gambling house
التركية - التركية

تعريف dükkanda في التركية التركية القاموس.

Dükkân
dolap
Dükkân
(Osmanlı Dönemi) KURBUK
Dükkân
(Osmanlı Dönemi) KÜREYC
Dükkân
(Osmanlı Dönemi) KÜRBAK
dükkan
Görevli olarak çalışılan yer, iş yeri
dükkan
Perakende satış yapan esnafın, küçük zanaat sahiplerinin satış yaptıkları veya çalıştıkları yer
dükkan
Perakende satış yapan esnafın, küçük zanaat sahiplerinin satış yaptıkları veya çalıştıkları yer: "Orada bir keresteci dükkânı açmış."- Y. K. Beyatlı
dükkan
Kumarhane
dükkan
Görevli olarak çalışılan yer, iş yeri: "Bir gece oyuncular, dükkânı, tezgâhı toplayıp kasabadan defoldular."- R. N. Güntekin