Bu mağaza erkek giyimi sunmaktadır.
- This shop carries men's clothing.
Buraya yakın bir giyim mağazası var mı?
- Is there a clothing store near here?
Bu dükkân kadın giysisi satar.
- This shop deals in women's clothing.
Ben genellikle yerel bir mağazada giysi satın alırım.
- I usually buy clothing at a local store.
Yazın pamuklu giysileri giymeyi severim.
- I like cotton clothing in the summer.
O sadece ikinci el giysiler alır.
- She only buys second-hand clothing.
Tom elbiselerini berbat edecek.
- Tom will ruin his clothing.
Onlar kendi elbiselerini berbat etmediler.
- They didn't ruin their clothing.
Müstehcen kıyafetler giymem.
- I don't wear suggestive clothing.
Bütün parasını kıyafetlerde çarçur eder.
- She wastes all her money on clothing.
Sel kurbanlarına yiyecek ve giyecek sağladık.
- We provided the flood victims with food and clothing.
Onlara giyecek ve biraz yiyecek verdim.
- I gave them clothing and some food.
Lee en güzel elbisesini giymişti.
- Lee was dressed in his finest clothing.
Kötü hava yoktur, kötü elbise vardır.
- There's no bad weather, there's bad clothing.