Çenesindeki komik büyüme nedir?
- What is that funny growth on Mary's chin?
Onun çenesine vurdum.
- I hit him on the chin.
Kütüphanede konuşmaya izin verilmiyor.
- Talking in the library is not allowed.
Ben insanların önünde konuşmayı sevmiyorum.
- I don't like talking in front of people.
Kiminle konuşuyordun?
- Who were you talking to?
Televizyonda, yüzünde ciddi bir görünümü olan birisi ülkemizin geleceği ile ilgili sorunlar hakkında konuşuyor.
- On TV someone with a serious look on his face is talking about the problems of our country's future.
Mary ile konuşan adam Tom'dur.
- The man Mary is talking with is Tom.
Jim ile konuşan kız Mary'dir.
- The girl talking with Jim is Mary.
John o kadar telaşlıydı ki konuşmaya vakti yoktu.
- John was in such a hurry that he had no time for talking.
Kiminle konuşuyordun?
- Who were you talking to?
Tom parti hakkında konuşarak sürprizi bozdu.
- Tom ruined the surprise by talking about the party.
Yaptığın hakkında konuşarak ne kadar çok zaman harcarsan, onu o kadar az zamanda yapmak zorunda kalırsın.
- The more time you spend talking about what you do, the less time you have to do it.
Çin'e gidersem, bu mümkün olduğu kadar çok Çince konuşmak amacıyla olurdu.
- If I go to China, it would be for the purpose of speaking Chinese as much as possible.
Çinceyi iyi konuşmak zordur.
- It is difficult to speak Chinese well.
I'm learning Chinese.
- I am learning Chinese.
Tom said that he wanted to eat Chinese food.
- Tom said he wanted to eat Chinese food.