certain degree or measure; as, it is in a manner done already

listen to the pronunciation of certain degree or measure; as, it is in a manner done already
الإنجليزية - التركية

تعريف certain degree or measure; as, it is in a manner done already في الإنجليزية التركية القاموس.

manner
tavır ve hareket
manner
{i} usul
manner
biçim

Kim çok çekici bir biçimde giyinmiş. - Kim is dressed in a very attractive manner.

Telefon soygunu olağanüstü bir biçimde engellendi. - Phone robbery thwarted in unusual manner.

manner
davranış

Dennis'in kaba davranışları yoktur. - Dennis doesn't have rough manners.

Dr Jackson'ın hastalara karşı iyi bir davranışı var. - Dr. Jackson has a good bedside manner.

manner
tarz

Onun konuşma tarzı benim sinirlerimi bozuyor. - Her manner of speaking gets on my nerves.

Onun konuşma tarzını sevmedi. - He did not like her manner of speech.

manner
{i} tavır

Tom'un yüz hatları ve tavırları babasınına çok benzer. - Tom's facial features and mannerisms are very much like those of his father.

Senin tavırların çok iyi değil. - Your manners aren't very good.

manner
terbiye

Ağzın doluyken konuşmak terbiyesizliktir. - It's bad manners to speak with your mouth full.

O, çocuklarını nasıl terbiye ediyor? - How does he teach his kids manners?

manner
her zamanki konuşma ve hareket şekli
manner
all manner of her seşit
manner
asl
manner
her halde
manner
{i} ton
manner
{i} hareket tarzı

Onun hareket tarzını sevmiyorum. - I don't like her manner.

manner
{i} çoğ. örf, töre
manner
{i} eda
manner
görgü

Onun görgü yokluğu yüzünden dehşete düştüm. - I was appalled by her lack of good manners.

Masa görgüsünü onlara kim öğretti? - Who taught them table manners?

manner
(isim) davranış, tutum, tavır, hareket tarzı, ton, tarz, eda
manner
{i} çeşit
الإنجليزية - الإنجليزية
manner
certain degree or measure; as, it is in a manner done already
المفضلات