التركية - الإنجليزية
تعريف burası في التركية الإنجليزية القاموس.
- this place
This place has not been the same since you left.
-Burası sen gittiğinden beri aynı değil.
This place isn't so bad.
-Burası o kadar kötü bir yer değil.
- this place; here
- burası neresi
- This is where
- burası neresi?
- Where is it?
- burası acıyor
- It hurts here
- burası ne kadar derin
- What is the depth here
- burası sadece yayalara açık
- This is a pedestrian street only
- burası tek yön
- This is a one way street
- burası çok dar
- It's too tight here
- burası çok gölge
- It's too shady here
- burası çok güneşli
- It's too sunny here
- burası çok kalabalık
- It's too crowded here
- burası çok soğuk
- It is very cold in here
- burası çok sıcak
- It is very hot in here
- bunun burası
- (Konuşma Dili) here, this spot
- bura
- this place
- bura
- over here
Come over here and join us.
-Buraya gel ve bize katıl.
Hey, could you give me a hand over here, please?
-Hey, lütfen bana burada yardım eder misin?
- bura
- this spot
- bura
- this place, this spot
- orası senin, burası benim gezmek
- to wander around constantly from place to place
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف burası في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- bura
- a Chadic language spoken south of Lake Chad
- bura
- vi (with indirect object or no + irr ): to ask
- bura
- British Urban Regeneration Association
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف burası في التركية التركية القاموس.
- Bu yer, bura: "Burası Şakir Mustafa Beyin yalısı değil mi, efendim?"- M. Ş. Esendal
- Bu yer, bura
- BURA
- (Osmanlı Dönemi) Bak: Bevr
- bura
- Bu yer: "Eskiden buranın, şişman bir valisi vardı."- M. Ş. Esendal
- bura
- Kalma ve çıkma durumlarında orta hecenin düştüğü ve burda, burdan biçimlerinin kullanıldığı da görülür
- bura
- Bu yer
المصطلحات ذات الصلة
burası
الواصلة
bu·ra·sıResimler
المفضلات