Onlar kaba kahverengi deriden yapılmış.
- Sie waren aus grobem braunem Leder hergestellt.
İlaç, kahverengi bir sıvıydı.
- Die Medizin war eine braune Flüssigkeit.
Ania kahverengi ama Magdalena sarı saça sahip.
- Ania has brown hair, but Magdalena has blonde hair.
Şu masanın altında küçük kahverengi bir köpek var.
- There is a small brown dog under that table.
Sonbaharda yapraklar kahverengileşir.
- The leaves turn brown in the autumn.