The busiest people have the most leisure.
- En meşgul insanlar en fazla boş zamana sahiptirler.
He has no leisure for sport.
- Onun spor için boş zamanı yok.
What do you do in your spare time?
- Boş zamanında ne yaparsın?
I translate sentences on Tatoeba in my spare time.
- Boş zamanımda Tatoeba'da cümle çeviririm.
Tom and Mary had way too much free time on their hands.
- Tom ve Mary'nin ellerinde oldukça çok fazla boş zamanı vardı.
Tom decided to wait until Mary had some free time.
- Tom Mary'nin biraz boş zamanı oluncaya kadar beklemeye karar verdi.
I go hunting in my leisure time.
- Ben boş zamanımda avlanmaya giderim.
I often spend my leisure time listening to the radio.
- Boş zamanımı çoğunlukla radyo dinleyerek geçiririm.