Tom told Mary that she was wasting her time.
- Tom Mary'ye zamanını boşa harcadığını söyledi.
Let's stop wasting time and get on with this work.
- Zamanı boşa harcamayı bırakalım ve bu işe devam edelim.
He regrets his having wasted his money.
- Parasını boşa harcadığına üzülüyor.
I shouldn't have wasted my time reading that.
- Onu okuyarak zamanımı boşa harcamamalıydım.
Let's hurry so as not to waste time.
- Zamanı boşa harcamamak için acele edelim.
You must be careful not to waste time.
- Zamanı boşa harcamamak için dikkatli olmalısın.