boğarsak

listen to the pronunciation of boğarsak
التركية - الإنجليزية

تعريف boğarsak في التركية الإنجليزية القاموس.

boğ
deaden
boğ
{f} strangled

Dan strangled Linda with a pillow case. - Dan, Linda'yı yastık kılıfıyla boğdu.

We know that Tom was strangled. - Biz Tom'un boğularak öldürüldüğünü biliyoruz.

boğ
suffocate

Tom suffocated Mary with a plastic bag. - Tom plastik bir torba ile Mary'yi boğdu.

Many of the victims either burnt to death or suffocated. - Kurbanların çoğu ya yanarak ya da boğularak öldü.

boğ
{f} strangling

Sami started strangling Layla. - Sami, Leyla'yı boğmaya başladı.

boğ
strangle

I'd like to strangle her. - Onu boğmak istiyorum.

I'd like to strangle him. - Onu boğarak öldürmek istiyorum.

boğ
{f} choking

See how Lenny can swallow an entire hot dog without chewing or choking? That's why upper management loves him so much. - Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğulmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğine bak? Bu nedenle üst idare onu bu kadar fazla sever.

Tom is choking on something. - Tom bir şeyin üzerinde boğuluyor.

boğ
asphyxiate
boğ
{f} throttle
boğ
scrag
boğ
choked

Tom grabbed Mary by the throat and choked her. - Tom Mary'yi boğazından yakaladı ve onu boğdu.

She choked him with her bare hands. - O, çıplak elleriyle onu boğdu.

التركية - التركية
çiftleşme zamanı gelmiş hayvan
boğ
Hediye, armağan, bahşiş
boğ
Sofra bezi