bicak

listen to the pronunciation of bicak
التركية - الإنجليزية

تعريف bicak في التركية الإنجليزية القاموس.

bıçak
knife

That's not a knife. THIS is a knife. - O bir bıçak değildir, BU bir bıçaktır.

The tip of the knife blade is sharp. - Bıçak ağzının ucu keskindir.

bıçak
knife, cutter
bıçak
shiv
bıçak
(turbo) blade
bıçak
(Slang) chiv
bıçak
cutter
bıçak
knife used as a weapon
bıçak
knives

Give us two knives and four forks, please. - Lütfen bize iki bıçak ve dört çatal verin.

Don't let the kid play with knives. - Çocuğun bıçaklarla oynamasına izin vermeyin.

bıçak
blade

The tip of the knife blade is sharp. - Bıçak ağzının ucu keskindir.

How many dancing angels can fit on the tip of a knife blade? - Bir bıçak ağzının ucuna kaç tane dans eden melek sığabilir?

bıçak
canteen
bıçak
guillotine
bıçak
{i} chive
bıçak ağzı
blade

The tip of the knife blade is sharp. - Bıçak ağzının ucu keskindir.

How many dancing angels can fit on the tip of a knife blade? - Bir bıçak ağzının ucuna kaç tane dans eden melek sığabilir?

bıçak bileyici
knife grinder
Bıçak yarası geçer dil yarası geçmez
(Atasözü) Words cut more than swords
Bıçak kemiğe dayandı
It's not bearable/tolerable any more
bıçak altına yatmak
colloq . to have an operation
bıçak atmak
1. to throw a knife (at). 2. to knife
bıçak ağzı
cutting edge
bıçak ağzı gibi
knife edged
bıçak ağzı the sharp edge of
a knife
bıçak bıçağa knife
to knife; at daggers drawn
bıçak dövüşü
knifing
bıçak gibi kesmek
to cut off, stop (a pain) at once
bıçak gibi saplanan acı
stitch
bıçak gibi saplanma
stab
bıçak kemiğe dayanmak
to get to be unendurable
bıçak kesme ucu
end bit
bıçak sapı
haft
bıçak sırtı kadar fark
a hair-breadth's difference
bıçak sırtında olmak
be on the razor's edge
bıçak yarası
gash
bıçak yarası
knife wound
bıçak yarası
stab

Sami had one stab wound to his chest. - Saminin göğsünde bir bıçak yarası vardı.

Dan's body was found in a well with fifty stab wounds. - Dan'in cesedi elli tane bıçak yarasıyla birlikte bir kuyu içinde bulundu.

bıçak yemek
to get knifed
bıçak çekmek
to attack with a drawn knife
bıçak çekmek
to threaten (someone) with a knife
bıçaklar
knives

Please don't allow the children to play with knives. - Lütfen çocukların bıçaklarla oynamasına izin vermeyin.

Please don't let the children play with knives. - Lütfen çocukların bıçaklarla oynamasına izin vermeyin.

gümüş çatal bıçak
silverware

Can I have silverware for my meal? - Yemeğim için gümüş çatal bıçak takımı alabilir miyim?

freze bıçak
(Otomotiv) cutter blade
keskin bıçak
sharp knife
keskin bıçak gibi
keen
çatal bıçak takımı
cutlery

Where is the cutlery? - Çatal bıçak takımı nerede?

The cutlery has disappeared. - Çatal bıçak takımı ortadan kayboldu.

bıçaklar
knifes
ağzını bıçak açmamak
to be too sorry to say a word, to be with a long face, to have one's mouth sealed with grief
ağızını bıçak açmamak
to be too distressed to talk, have one's mouth sealed with grief
büyük bıçak
snickersnee
et bıçak çatalı
carvers
gümüş çatal bıçak takımı
silver
keskin bıçak
keen edged knife
kın (bıçak vb)
spear carrier
sabit bıçak
ledger blade
sustalı bıçak
clasp knife
sustalı bıçak
switchblade knife
temiz bir bıçak alabilir miyim
Could I have a clean knife
uzun bıçak
yataghan
yuvarlak bıçak
(Tekstil) circular knife
çatal bıçak
knives and forks, silver
çatal bıçak silver, silverware, Brit
cutlery
çelik bıçak
cold steel
çenesini bıçak açmamak
not to utter a peep, not to say a word (owing to sadness or worry)