Bir dizüstü, bir masaüstünden daha iyidir.
 - A laptop is better than a desktop.
Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
 - This is a good book, but that is better.
Kendimi geliştirmek istiyorum.
 - I want to better myself.
Kendimi geliştirmek için her şeyi yapmaya hazırım.
 - I'm prepared to do anything to better myself.
Ben vokal müziği enstrümantal müzikten daha çok severim.
 - I like vocal music better than instrumental music.
İngilizceyi daha çok severim.
 - I like English better.
Gelecek sefer daha iyi yapmak zorundasın.
 - We have to do better next time.
Dünyamızı daha iyi yapmak için çalışalım.
 - Let's try to make our world better.
O zamanlar gerçekten daha iyi şekildeydim.
 - I was in better shape back then.
Daha iyi şekilde yapabileceğimizi düşünüyoruz.
 - We know we can do better.
Mary sadece daha güzel değil fakat Alice'den daha iyi notlar alır.
 - Mary isn't only prettier, but she gets better grades than Alice.
Cümlelerinizi silmek yerine, daha güzel hale getirmeye ne dersiniz?
 - Instead of deleting your sentences, how about making them better?