Yurtdışında okuma kararım ebeveynlerimi şaşırttı.
- My decision to study abroad surprised my parents.
Bu karar onun gelecekteki mesleğini belirtecektir..
- This decision will reflect on his future career.
Tom duvara ilan yapıştırdı.
- Tom posted the notice on the wall.
Bildirim kötü biçimde basıldı.
- The notice was badly printed.
Birkaç gün içinde bir bildirim alacaksınız.
- You'll receive a notice in a few days.
Bir karar almak zorundayız.
- We have to make a decision.
Bazen çabuk karar almak önemlidir.
- Sometimes it is important to take a decision quickly.
Yönetici ekstra tatil hakkında bir genelge çıkardı.
- The manager put up a notice about the extra holiday.
Yargıçlar bir karar verdiler.
- The judges made a decision.
Birçok kişi yargıcın kararı ile aynı fikirde değildi.
- Many people disagreed with the judge's decision.
Tom, haber verilmeden görevden alındı .
- Tom was dismissed without notice.
Holmes kimseye haber vermeden odadan dışarı çıktı.
- Holmes went out of the room without being noticed by anyone.
Hem baban hem de ben senin kararın sonuçlarını anlıyoruz.
- Both your father and I understand the consequences of your decision.
Bu kararın geniş ve ciddi sonuçları olacaktır.
- That decision will have wide and serious consequences.
Japon hükümeti önemli bir karar verdi.
- The Japanese government made an important decision.
Hükümetin kararı üzerine büyüyen öfke var.
- There's growing anger over the government's decision.