benzerleri

listen to the pronunciation of benzerleri
التركية - الإنجليزية
similars
simulants
benzer
similar

It's possible that the drinking water has chlorine, lead, or similar contaminants in it. - İçme suyunda klor, kurşun ya da benzer kirletici madde bulunması mümkün.

In his essay Esperanto: European or Asiatic language Claude Piron has shown the similarities between Esperanto and Chinese, thereby putting to rest the notion that Esperanto is purely eurocentric. - Esperanto: Avrupa veya Asya dili denemesinde Claude Piron, Esperanto ve Çince arasındaki benzerliği gösterdi ve Esperanto'nun yalnızca Avrupa merkezli olduğunu ortaya koydu.

benzerleri arasında
among one’s peers
benzerleri arasında
among its kind
benzer
{i} like

He is a bit like his father. - O, biraz babasına benzer.

The two brothers are as like as two peas. - İki erkek kardeş iki bezelye tanesi kadar benzer.

benzer
{s} same

I don't want you to make the same mistake I made. - Yaptığıma benzer bir yanlışı yapmanı istemiyorum.

Those two aren't similar. They're the same. - Bu iki şey benzer değil, onlar aynı!

benzer
mock
benzer
analogous
benzer
counterpart
benzer
closely
benzer
similar, like, resembling, alike, akin (to), analogous (to/with)
benzer
{i} match

Tom and Mary bought matching shirts. - Tom ve Mary benzer gömlekler satın aldılar.

We shall never see her match. - Biz onun benzerini asla görmeyeceğiz.

benzer
{s} allied
benzer
{s} indistinguishable
benzer
stand-in
benzer
look-alike
benzer
much of a muchness
benzer
para-
benzer
congener
benzer
fetch
benzer
as such
benzer
(Havacılık) araloque
benzer
(Bilgisayar) similar to

My opinion is similar to yours. - Benim görüşüm seninkine benzer.

The potato ricer, similar to the garlic press, is essential to making lefse. - Sarmısak presine benzer, patates presi lefse ,Norveç patates yemeği, yapmak için gereklidir.

benzer
in common with
benzer
corresponding
benzer
comparable
benzer
(Kanun) quasi
benzer
homeo-
benzer
akin
benzer
spurious
benzer
(Biyokimya) analog

I see no analogy between your problem and mine. - Problemlerimiz arasında benzerlik görmüyorum.

benzer
alike

The twins are as alike as two peas in a pod. - İkizler bir zarftaki iki bezelye kadar benzerler.

Ken and his brother are very much alike. - Ken ve erkek kardeşi birbirine çok benzer.

benzer
uniform
benzer
semblable
benzer
(Matematik) congruent
benzer
analogous with
benzer
of a piece with
benzer
duplicate
benzer
homo-
nakit benzerleri
(Ticaret) cash equivalents
benzer
homo
benzer
parallel
benzer
conformable
benzer
congruent with
benzer
fellow
benzer
look alike

All those flowers look alike. - Bütün bu çiçekler benzer görünüyor.

Tom's children all look alike. - Tom'un çocuklarının hepsi benzer görünüyor.

benzer
phane
benzer
congeneric
benzer
analagous
benzer
image

They are the spitting image of one another. - Onlar birbirlerinin benzeri.

benzer
homoeo [Brit.]
benzer
homologous
benzer
congenerical
benzer
approximate
benzer
congenerous
benzer
analogue
benzer
kindred
benzer
similar, like, resembling
benzer
correlative
benzer
in common

We have many things in common: hobbies, educational background, and so on. - Bizim ortak çok şeyimiz var: hobiler, öğretim durumu, ve benzeri.

benzer
similar thing
benzer
simulant
benzer
analogical
benzer
vicinal
benzer
of a piece
benzer
cin. stand-in, double
benzer
stand in
benzer
connate
benzer
analogic
benzer
double
benzer
homeo
benzer
suchlike
benzer
congruence
benzer
kin

Each kind of atom has a certain unique number of particles called protons, neutrons, and electrons in it. - Her tür atomun içinde protonlar, nötronlar ve elektronlar denilen belirli benzersiz parçacıkları vardır.

The kind of jokes you tell are very similar to the kind Tom tells. - Anlattığın fıkraların türü Tom'un anlattığı türe çok benzer.

benzer
congruous
benzer
para
benzer
homoeo
benzer
vicinsl
التركية - التركية

تعريف benzerleri في التركية التركية القاموس.

Benzer
emsal
Benzer
(Osmanlı Dönemi) MÂİL
benzer
Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan (şey), müşabih, mümasil: "Baksana kız, paşaya benzer yerim var mı benim?"- H. Taner
benzer
Bazı önemsiz veya tehlikeli sahnelerde asıl oyuncunun yerine çıkan, yapı ve yüz bakımından bu oyuncuyu andıran kimse, dublör
benzer
Benzeşim
benzer
Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan (şey), müşabih, mümasil
ve benzerleri
Benzer kavramları arka arkaya sıralarken önemli olanı veya akla ilk geliverenleri, söyleyiş benzerlerini "vb." kısaltması ile ifade etme