belirlenmemişlik

listen to the pronunciation of belirlenmemişlik
التركية - الإنجليزية
(Sosyoloji, Toplumbilim) indetermination
Want of determination; an unsettled or wavering state, as of the mind
Want of fixed or stated direction
the quality of being vague and poorly defined
{i} lack of determination; indecisiveness; quality of being unsettled
belirle
{f} determined

One's lifestyle is largely determined by money. - Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.

The price of the carpet is determined by three factors. - Halı fiyatı üç etken tarafından belirlenir.

belirle
(Bilgisayar) specs
belirle
(Bilgisayar) set

You should respect the rules your parents set for you. - Ebeveynlerinin senin için belirlediği kurallara uymalısın.

I set some goals for myself. - Ben kendim için bazı hedefler belirledim.

belirle
(Bilgisayar) identify

Can you identify the problem areas? - Sorunlu alanları belirleyebilir misiniz?

Planets are easy to identify because they don't twinkle like stars do. - Gezegenleri belirlemek kolay, çünkü yıldızlar gibi parıldamazlar.

belirle
{f} determining

What was the determining factor in this case? - Bu durumda belirleyici faktör neydi?

belirle
stake out
belirle
determine

The lawyer determined his course of action. - Avukat eylemin rotasını belirledi.

One's lifestyle is largely determined by money. - Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.

belirle
appointing