belirlenmek

listen to the pronunciation of belirlenmek
التركية - الإنجليزية
be identified
be defined
be determined
to become definite, be designated
belirle
{f} determined

Our lives are determined by our environment. - Yaşamlarımız çevremiz tarafından belirlenir.

The price of the carpet is determined by three factors. - Halı fiyatı üç etken tarafından belirlenir.

belirle
(Bilgisayar) specs
belirle
(Bilgisayar) set

First settlers were highly educated and set Puritanism as first American principle. - İlk yerleşimciler hayli eğitimliydiler ve Püritenizm'i ilk Amerikan ilkesi olarak belirlediler.

A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident. - Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.

belirle
(Bilgisayar) identify

Planets are easy to identify because they don't twinkle like stars do. - Gezegenleri belirlemek kolay, çünkü yıldızlar gibi parıldamazlar.

Can you identify the problem areas? - Sorunlu alanları belirleyebilir misiniz?

belirle
{f} determining

What was the determining factor in this case? - Bu durumda belirleyici faktör neydi?

belirle
stake out
belirle
determine

They determined the date for the trip. - Seyahat için tarihi belirlediler.

One's lifestyle is largely determined by money. - Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.

belirlenme
determination
yasalarla belirlenmek
be specified by lawsto be laid down/set down by rulesbe designated by lawlegal, regulated by law, statutory
belirle
appointing
التركية - التركية
Belirli duruma getirilmek
belirlenme
Belirlenmek işi