Is there anyone else wanting to eat?
- Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
- Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
Is this a different word or just another form of the same word?
- Bu farklı bir kelime mi yoksa aynı kelimenin başka bir hâli mi?
I would do it in a different way than you did.
- Senin yaptığından başka türlü yapardım.
I have another friend in China.
- Çin'de başka bir arkadaşım var.
Show me another camera.
- Bana başka bir kamera göster.
They are talking loudly when they know they are disturbing others.
- Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..
I had no other choice.
- Başka seçeneğim yoktu.
I thought it was a good book, but Jim thought otherwise.
- Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.
I could not have done otherwise.
- Başka türlü yapamazdım.
There was no one there besides me.
- Orada benden başka kimse yoktu.
Was there anybody else besides Tom?
- Tom'un dışında başka biri var mıydı?
It's none other than Tom!
- O, Tom'dan başkası değil.
Did anybody other than Jim see her?
- Jim'den başka onu gören biri var mı?
We had no choice but to leave the matter to him.
- Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.
The girl did nothing but cry.
- Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
Unless you have any more questions, I'd like to go now.
- Başka sorunuz yoksa, şimdi gitmek istiyorum.
To be happy and not ask any more questions would be best.
- Mutlu olmak ve başka soru sormamak en iyisi olur.
Good health is more valuable than anything else.
- İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
Cows are more useful than any other animal in this country.
- İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.
Apart from my sister, my family doesn't watch TV.
- Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.
This apartment is bigger than any other one in the building.
- Bu daire, binadaki herhangi başka birinden daha büyüktür.
What else could I have done?
- Başka ne yapabilirdim?
What else would you like to know?
- Başka ne bilmek istersin?
We had no alternative but to fight.
- Döğüşmekten başka seçeneğimiz yoktu.
We have no alternative but to work.
- Çalışmaktan başka alternatifimiz yok.
Do you have anything further to say?
- Söyleyecek başka bir şeyin var mı?
Do you have any further questions?
- Başka sorularınız var mı?
Apart from Barack Obama, all US presidents were white.
- Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.
Apart from my sister, my family doesn't watch TV.
- Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.
The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
- Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.
Tom had no choice except to accept the consequences.
- Tom'un sonuçları kabul etmekten başka seçeneği yoktu.
Nothing but a miracle can save her now.
- Artık onu bir mucizeden başka hiçbir şey kurtaramaz.
Save your long-winded explanations for someone else.
- Kabak tadı veren açıklamalarını başka biri için sakla.