In order to make us and everyone else remember this day, I ask everyone to plant a tree with us.
 - Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.
Nobody else got hurt.
 - Başka hiç kimse yaralanmadı.
Is this a different word or just another form of the same word?
 - Bu farklı bir kelime mi yoksa aynı kelimenin başka bir hâli mi?
Did Jesus walk over water and then turn it into wine? No, that's a different story!
 - İsa su üzerinde mi yürüdü ve onu şaraba mı dönüştürdü? Hayır bu başka bir konu!
I have another friend in China.
 - Çin'de başka bir arkadaşım var.
It is difficult to translate a poem into another language.
 - Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.
By other's faults wise men correct their own.
 - Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.
Everyone has the right to own property alone as well as in association with others.
 - Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.
I thought it was a good book, but Jim thought otherwise.
 - Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.
Now that I am a teacher, I think otherwise.
 - Mademki ben bir öğretmenim, başka türlü düşünüyorum.
Was there anybody else besides Tom?
 - Tom'dan başka orada kimse var mıydı?
Was there anybody else besides Tom?
 - Tom'un dışında başka biri var mıydı?
It's unlikely that anyone other than Tom would be interested in buying this.
 - Tom'dan başkasının bunu almayı istemesi pek olası değil.
Did anybody other than Jim see her?
 - Jim'den başka onu gören biri var mı?
It was nothing but a joke.
 - Bu şakadan başka bir şey değildi.
We had no choice but to leave the matter to him.
 - Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.
Unless you have any more questions, I'd like to go now.
 - Başka sorunuz yoksa, şimdi gitmek istiyorum.
Be happy and don't ask any more questions...that is best.
 - Mutlu ol ve başka soru sorma... bu en iyisi.
Time is more precious than anything else.
 - Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
Tom reads more books than anyone else I know.
 - Tom tanıdığım başka herhangi birinden daha çok kitap okur.
This apartment is bigger than any other one in the building.
 - Bu daire, binadaki herhangi başka birinden daha büyüktür.
Apart from my sister, my family doesn't watch TV.
 - Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.
What else would you like to know?
 - Başka ne bilmek istersin?
What else could I have done?
 - Başka ne yapabilirdim?
We have no alternative but to work.
 - Çalışmaktan başka alternatifimiz yok.
Bear in mind that, under such circumstances, we have no alternative but to find another buyer.
 - Aklınızda bulunsun, bu koşullar altında başka bir alıcı bulmaktan başka alternatifimiz yok.
Do you have anything further to say?
 - Söyleyecek başka bir şeyin var mı?
We need to avoid any further delays.
 - Başka gecikmelerden kaçınmalıyız.
Apart from his parents, no one knows him very well.
 - Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
Apart from my sister, my family doesn't watch TV.
 - Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.
The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
 - Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.
We had no choice except to put up with it.
 - Ona katlanmaktan başka seçimimiz yoktu.
Nothing but a miracle can save her now.
 - Artık onu bir mucizeden başka hiçbir şey kurtaramaz.
The President called on everyone to save energy.
 - Başkan enerji tasarrufu yapmak için herkesi aradı.