başkalık

listen to the pronunciation of başkalık
التركية - الإنجليزية
diversity
difference; change; diversity
alteration, change
discrepancy
dissimilarity
dissimilitude
(Sosyoloji, Toplumbilim) alterity
başka
else

Is there anyone else wanting to eat? - Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?

Nobody else got hurt. - Başka hiç kimse yaralanmadı.

başka
different

Did Jesus walk over water and then turn it into wine? No, that's a different story! - İsa su üzerinde mi yürüdü ve onu şaraba mı dönüştürdü? Hayır bu başka bir konu!

Tom isn't very different from anybody else. - Tom başka herhangi birinden çok farklı değil.

başka
another

It is difficult to translate a poem into another language. - Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.

Show me another camera. - Bana başka bir kamera göster.

başka
other

They are talking loudly when they know they are disturbing others. - Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..

By other's faults wise men correct their own. - Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.

başka
otherwise

I tried to convince Tom otherwise. - Tom'u başka türlü ikna etmeye çalıştım.

I could not have done otherwise. - Başka türlü yapamazdım.

başka
beside

There was no one there besides me. - Orada benden başka kimse yoktu.

I don't have any other hobbies besides football. - Futbol dışında başka hiçbir hobim yoktur.

başka
other than

It's none other than Tom! - O, Tom'dan başkası değil.

Did anybody other than Jim see her? - Jim'den başka onu gören biri var mı?

başka
forth
başka
but

It was nothing but a joke. - Bu şakadan başka bir şey değildi.

The girl did nothing but cry. - Kız ağlamaktan başka bir şey yapmadı.

başka
any more

To be happy and not ask any more questions would be best. - Mutlu olmak ve başka soru sormamak en iyisi olur.

I won't answer any more questions right now. - Şimdi başka sorulara cevap vermeyeceğim.

başka
(Bilgisayar) more

Time is more precious than anything else. - Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.

Cows are more useful than any other animal in this country. - İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.

başka
apart

Apart from my sister, my family doesn't watch TV. - Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.

Apart from his parents, no one knows him very well. - Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.

başka
saving
başka
{s} distinct
başka
what else

Tom didn't know what else to do. - Tom başka ne yapacağını bilmiyordu.

Tom doesn't know what else to do. - Tom başka ne yapacağını bilmiyor.

başka
alternate
başka
alternative

We have no alternative but to work. - Çalışmaktan başka alternatifimiz yok.

We agreed that there was no other alternative. - Başka seçenek olmadığını kabul ettik.

başka
further

Do you have any further questions? - Başka sorularınız var mı?

Any further comment is redundant. - Daha başka yorum lüzumsuzdur.

başka
atypical
başka
any further
başka
to another
başka
apart from

Apart from Barack Obama, all US presidents were white. - Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.

Apart from his parents, no one knows him very well. - Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.

başka
except, apart (from), other (than)
başka
except

I know nothing except that she left last week. - Geçen hafta ayrıldığından başka bir şey bilmiyorum.

Tom had no choice except to accept the consequences. - Tom'un sonuçları kabul etmekten başka seçeneği yoktu.

başka
excepting
başka
barring
başka
other, another, different
başka
slang gypsy
başka
hetero
başka
another; other; different; else
başka
save

The President had the power to save the men from execution at the stroke of a pen. - Başkanın adamları ipten alacak gücü vardı, bir kalem oynatmaya bakardı iş.

Nothing but peace can save the world. - Barıştan başka hiçbir şey dünyayı kurtaramaz.

başka
noneot
التركية - التركية
Alışılana benzememe, değişik olma durumu, değişiklik
Başka
özge
Başka
(Hukuk) MAADA
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge: "Yıllar sonra olaya başka bir açıdan bakabildim."- H. Taner
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge
başka
"Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır: "Başkalarının otuz liraya yaptığı bir kostümü siz niye seksen liraya yapıyorsunuz?"- R. N. Güntekin. "Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan: "Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor."- H. E. Adıvar