You should cut off your connections with that group.
- O grupla bağlantıları kesmelisin.
He got the job by virtue of his father's connections.
- O, babasının bağlantıları sayesinde işi aldı.
The world's tropical rainforests are critical links in the ecological chain of life on the planet.
- Dünyadaki tropikal yağmur ormanları, gezegende yaşamın ekolojik zincirine kritik bağlantılıdır.
A chain is made up of many links.
- Bir zincir birçok bağlantıdan oluşur.
You can't destroy the precious bond between mother and child.
- Anne ve çocuk arasındaki değerli bağları yok edemezsiniz.
Which is longer, a single bond or a double bond?
- Hangisi daha uzun? Bir tek bağ mı yoksa bir çift bağ mı?
I can't tie a very good knot.
- Ben çok iyi bir fiyonk bağlayamam.
We were tied to our decision because we signed the contract.
- Sözleşme imzaladığımız için kararımıza bağlıydık.
I shall win the king's daughter! they both cried.
- Kralın kızını kazanmalıyım! diye bağırdı ikisi de.
Your daughter is a drug addict.
- Senin kızın bir uyuşturucu bağımlısı.
Tom wrapped the package and tied it with strings.
- Tom paketi sardı ve iplerle bağladı.
He bound the package with a string.
- O paketi bir iple bağladı.
Tom knotted the rope securely.
- Tom ipi güvenli bir biçimde bağladı.
Tom taught me how to tie a square knot.
- Tom bana bir kare düğümü nasıl bağlayacağımı öğretti.
A developing embryo connects to the placenta via the umbilical cord.
- Gelişmekte olan bir embriyo, göbek kordonu yoluyla plasentaya bağlanır.
He connected the cord to the machine.
- O, kordonu makineye bağladı.
All living things are connected in one chain of being.
- Tüm canlılar varlığın tek zincirine bağlıdırlar.
The boat is attached to the anchor by a chain.
- Tekne bir zincirle çapaya bağlıdır.
Tom bought new laces for his shoes.
- Tom ayakkabıları için yeni bağcıklar aldı.
Tom tied his shoe laces.
- Tom ayakkabı bağlarını bağladı.
How did you make contact?
- Nasıl bağlantı kurdun?
I think it's time for me to contact her.
- Sanırım onunla bağlantı kurmamın zamanıdır.
Everything is interconnected.
- Her şey birbirine bağlıdır.
Tatoeba is really multilingual. All the languages are interconnected.
- Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.
She thought that she could become economically independent from her parents if she went to college.
- Eğer üniversiteye gidebilirse ebeveynlerinden ekonomik olarak bağımsız olabileceğini düşündü.
Have you ever thought about donating your organs after you die?
- Öldükten sonra hiç organlarınızı bağışlamayı düşündünüz mü?
I like being independent.
- Bağımsız olmayı severim.
Would you like to exchange links?
- Bağlantıları değiştirmek ister misin?
Sami used a ligature to strangle Layla.
- Sami, Leyla'yı boğmak için bir bağlama ipi kullandı.
He tore his ligament.
- O, bağ dokusunu yırttı.
I tore a ligament in my knee and had to have surgery.
- Dizimde bir bağ yırttım ve ameliyat olmak zorundaydım.
Push buttons are a practical fastener for children's clothes.
- İtmeli düğmeler, çocuk kıyafetleri için pratik bir bağlayıcıdır.
Health is the greatest gift; satisfaction the greatest wealth; fidelity the greatest relation.
- En büyük nimet sağlık, en büyük zenginlik kanaat, en büyük bağ da vefadır.
It's not legally binding.
- O yasal olarak bağlayıcı değil.
A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant.
- Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.
Your success depends on whether you pass the STEP examination or not.
- Sizin başarınız STEP sınavını geçip geçmemenize bağlıdır.
Whether we go or not depends on the weather.
- Gidip gitmeyeceğimiz havaya bağlı.
He tied his dog up to the tree while he went into the store.
- O dükkana giderken köpeğini ağaca bağladı
Hold this while I tie my shoes.
- Ayakkabılarımı bağlarken bunu tut.
The horse began to protest as soon as it was hitched to the cart.
- At arabaya bağlanır bağlanmaz protesto etmeye başladı.
He hitched the caravan to his car.
- O, karavanı arabasına bağladı.
Fasten your seat belt when you drive.
- Araba kullanırken emniyet kemerinizi bağlayın.
Fasten your seat belt.
- Emniyet kemerini bağla.
Thank you for the link.
- Bağlantı için teşekkürler.
Thank you very much for your generous donation.
- Cömert bağışın için çok teşekkür ederim.