aufgelegt

listen to the pronunciation of aufgelegt
ألمانية - التركية
keyifli,bırakılmış
(schlecht) nesesiz keyifsiz
I. (gut) neseli, sen, keyifli
alls- tneyyal
(offensichtlich) asikär; Er ist glänzend ~. Keyfi tainam. gut ~ sein calmadan oynamak; V: götü trampet calmak; -er Unsinn sacmanin sacmasi; Ich bin nicht zu Scherzen ~. Saka yapmaga gönlüm yok. Er war zu Lausbübereien ~. Muzipligi üstünde idi
gut aufgelegt sein
keyfi yerinde olmak, neşeli olmakæææ
schlecht aufgelegt sein
keyifsiz olmak, neşesiz olmak
zu etw aufgelegt sein
istekli olmak, hevesli olmak
الإنجليزية - التركية

تعريف aufgelegt في الإنجليزية التركية القاموس.

applied
(Biyokimya) uygulanmış
applied
(Denizbilim) uygulamış
applied
denenmiş
applied
(Bilgisayar) uygulandı

Dikkatsizce uygulandığı zaman bilim tehlikeli olabilir. - Science can be dangerous when applied carelessly.

Tolerans kötülüğe uygulandığında bir suç olur. - Tolerance becomes a crime when applied to evil.

applied
ver/başvur/uygula
hung up
(Bilgisayar) kapat

Ben kapatır kapatmaz telefon yine çalmaya başladı. - No sooner had I hung up than the phone started ringing again.

Kapattım ve onu tekrar aradım. - I hung up and called her back again.

hung up
telefonu kapa

Hoşça kal demeden telefonu kapadı. - She hung up without saying good-bye.

Ben bir şey söyleyemeden telefonu kapattı. - He hung up before I could say anything.

issued
çıkarılmış
applied
tatbiki

Bugünün nazari matematiği yarının tatbikî matematiğidir. - Today's pure mathematics is tomorrow's applied mathematics.

applied
uygulamalı

Botanik, uygulamalı bir bilim dalıdır. - Botany is an applied science.

Bugünün kuramsal matematiği yarının uygulamalı matematiğidir. - Today's pure mathematics is tomorrow's applied mathematics.

applied
{f} uygula

Yaraya bir bandaj uyguladı. - She applied a bandage to the wound.

Bu kural her durumda uygulanamaz. - This rule cannot be applied in every case.

hung up
kapadı

Tom, Mary'yi ona özür dilemek için aradı fakat o onun yüzüne kapadı. - Tom called Mary to apologize to her, but she hung up on him.

Fadıl telefonu kapadı. - Fadil hung up the phone.

applied
kullanıma geçmiş
applied
{s} pratik
feel like doing
canı yapmak istemek