Tom bir iş arkadaşını yaraladı.
- Tom injured a co-worker.
Tom bir grup iş arkadaşıyla dışarı çıktı.
- Tom went out with a group of co-workers.
O ,emekli olduğu zaman iş arkadaşı ona bir hediye aldı.
- His colleagues gave him a present when he retired.
İş arkadaşım ve kocasının ikisi de Amerikalı.
- My colleague and her husband are both American.
O gerçekten çok çalışıyor ve onun meslektaşları bunun için ona saygı duyuyor.
- He works really hard, and his co-workers respect him for it.
Şirket politikası, farklı mevkilerdeki meslektaşları arkadaşlık etmekten men ediyor.
- Company policy precludes fraternization between co-workers.
Meslektaşı yurtdışındaki birime tayin edildi.
- His colleague was transferred to an overseas branch.
Kocası Fransız olan meslektaşım Paris'e gitti.
- The colleague whose husband is French has left for Paris.
O benim iş arkadaşımdır.
- He is my working mate.
Arkadaşlarını kendi istekleriyle seçmek istiyorlar.
- They want to choose their mates by their own will.
Planı iş arkadaşlarıyla birlikte yaptı.
- He made the plan along with his colleagues.
Git ve iş arkadaşımla konuş.
- Go and speak to my colleague.