The meeting will reconvene in two hours after a brief recess.
 - Toplantı, kısa bir aradan sonra iki saat içinde tekrar toplanacak.
I would like to request a short recess.
 - Ben kısa bir ara rica etmek istiyorum.
If the car breaks down, we'll walk.
 - Araba bozulursa, yürürüz.
The thief used a screwdriver to break into the car.
 - Hırsız arabaya girmek için bir tornavida kullandı.
Leave a space between the lines.
 - Satırlar arasında bir boşluk bırak.
Leave more space between the lines.
 - Hatlar arasında daha fazla boşluk bırakın.
They went in search of happiness.
 - Onlar mutluluğu aramaya gittiler.
You can search words, and get translations. But it's not exactly a typical dictionary.
 - Sözcükleri arayabilir ve çevirileri alabilirsiniz. Ama o, tam olarak tipik bir sözlük değildir.
I visit my friend's house at intervals.
 - Ben arkadaşımın evinini aralıklarla ziyaret ederim.
Buses are running at 20 minute intervals.
 - Otobüsler 20 dakikalık aralıklarla çalışıyor.
The gap between rich and poor is getting wider.
 - Zengin ve yoksul arasındaki uçurum daha da genişliyor.
The gap between them has narrowed.
 - Onlar arasındaki aralık daraldı.
He sought shelter from the rain.
 - O, yağmurdan dolayı sığınak aradı.
They sought shelter from the rain.
 - Yağmurdan dolayı sığınak aradılar.
Let's take time out to elaborate a strategy.
 - Bir stratejiyi özenle hazırlamak için ara verelim.
In the interim, please send all communications to Tom.
 - Ara sıra lütfen tüm iletileri Tom'a gönderin.
Tom went out to look for something to eat.
 - Tom yiyecek bir şey aramak için dışarı çıktı.
The police promised Tom that they would look for his daughter.
 - Polis Tom'a onun kızını arayacağına söz verdi.
Ye shall seek me, and shall not find me; and where I am, thither ye cannot come.
 - Beni arayacaksınız ama bulamayacaksınız. Ve benim bulunduğum yere siz gelemezsiniz.
Make no mistake: we do not want to keep our troops in Afghanistan. We seek no military bases there.
 - Yanlış yapmak yok: Biz birliklerimizi Afganistan'da tutmak istemiyoruz. Biz orada askeri üs aramıyoruz.
Motorists must leave at least a metre-wide buffer when passing cyclists.
 - Motorlu araç kullananlar, bisikletlileri geçerken en az bir metre emniyet mesafesi bırakmak zorundalar.
How are relations between the two of them going?
 - Onların ikisi arasındaki ilişkiler nasıl gidiyor?
Relations between us seem to be on the ebb.
 - Aramızdaki ilişkiler bozuk gibi görünüyor.
The human eye is blind to nearly the entire electromagnetic spectrum, except for the very narrow range of light that falls in what we call the visible range.
 - İnsan gözü görülebilir aralık dediğimiz çok dar ışık aralığı hariç neredeyse tüm elektromanyetik spektrum için kördür,
Prices range from one to five dollars.
 - Fiyatlar bir dolarla beş dolar arasında değişir.
Tom stopped to take a close look at the car.
 - Tom arabaya yakından bakmak için durdu.
A typhoon hit Tokyo on Wednesday with strong winds and heavy rains stopping public transportation.
 - Bir tayfun kuvvetli rüzgarlarla ve toplu taşıma araçlarını durduran şiddetli yağmurlarla çarşamba günü Tokyo'yu vurdu.
There is only a marginal difference between the two.
 - İkisi arasında sadece marjinal bir fark var.
This car dealership has very thin profit margins.
 - Bu araba bayiliğinin çok ince kar marjları var.
Tom called about half an hour ago.
 - Yaklaşık bir saat önce Tom aradı.
Dr. Svensen researched the issue so extensively that his bibliography makes up half the weight of his book.
 - Dr. Svensen konuyu öyle geniş bir şekilde araştırdı ki onun kaynakçası kitabının yarı ağırlığını oluşturuyor.
I still have a scar on my left leg from a car accident I was in when I was thirteen years old.
 - On üç yaşındayken içinde bulunduğum bir araba kazasından dolayı hâlâ sol bacağımda bir izim var.
A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant.
 - Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.
The car stopped in the middle of the road.
 - Araba yolun ortasında istop etti.
Our car broke down in the middle of the street.
 - Arabamız caddenin ortasında bozuldu.
The car went out of control and pitched headlong into the river.
 - Araba kontrolden çıktı paldır küldür nehre düştü.
The U.S. Secretary of State is trying to broker a ceasefire between the warring parties.
 - ABD Dışişleri Bakanı, savaşan taraflar arasındaki ateşkes konusunda aracılık yapmaya çalışıyor.
There were Jews in Arab countries before the partition of Palestine.
 - Arap ülkelerinde Filistin'in bölünmesinden önce Yahudiler vardı.
Please put a comma between the two main clauses.
 - Lütfen iki ana cümlenin arasına virgül koyun.
Do you know how to use these command line tools?
 - Bu komut satırı araçlarının nasıl kullanılacağını biliyor musunuz?
Meanwhile, I want to draw your attention to a point.
 - Bu arada, bir noktaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum.
Meanwhile, you can stay with us.
 - Bu arada, bizimle kalabilirsin.
They're on good terms with their neighbors.
 - Onların komşularıyla arası iyi.
Are you on good terms with Tom?
 - Tom'la aranız iyi mi?
It's almost intermission.
 - Gösterim arası olmak üzere.
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
 - İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
Call me this afternoon.
 - Bu öğleden sonra beni ara.
Arriving at the airport, I called her up.
 - Havaalanına vardığımda onu aradım.
The police spent hours searching Tom's place, but they couldn't find the murder weapon.
 - Polisler saatlerce Tom'un evini aradılar fakat onlar cinayet silahını bulamadılar.
I thought you'd be out searching for Tom.
 - Tom'u aramak için dışarıda olacağını düşündüm.
My fingers pronounce every word, every pause and every accent.
 - Benim parmaklarım her sözcüğü telâffuz eder, her aralık ve her aksan.
Let's take a short pause.
 - Kısa bir ara verelim.
Look up the number in the phone book.
 - Telefon rehberinde numarayı ara.
You should look up this word.
 - Bu kelimeyi aramalıyız.
Believe those who are seeking truth and doubt those who have found it.
 - Gerçeği arayanlara inan ve onu bulanlardan kuşkulan.
I came here seeking justice.
 - Buraya adalet aramak için geldim.
Tom dialed 911 again.
 - Tom yine 911'i aradı.
In the case of fire, dial 119.
 - Yangın durumunda, 119'u arayın.
Do not search for people's weaknesses, but for their strengths.
 - İnsanların zayıf yönlerini araştırmayın ama güçlü yönlerini araştırın.
I need to search for my pen.
 - Dolma kalemimi aramalıyım.
Please bring your intermediate examination certificate with you to the first day of class.
 - Lütfen ara sınav belgesini sınıfın ilk gününe kadar yanınızda getirin.
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
 - İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
It's almost intermission.
 - Gösterim arası olmak üzere.
When is the intermission?
 - Perde arası ne zaman?
He mediated between the two parties.
 - O iki parti arasında aracılık yaptı.
Interpreters mediate between different cultures.
 - Çevirmenler farklı kültürler arasında aracılık ederler.
Check and adjust the brakes before you drive.
 - Araba sürmeden önce frenleri kontrol edin ve ayarlayın.
Let's divide the check between us.
 - Hesabı aramızda paylaşalım.
Snorri Sturluson's stories tells, among other things, how Christianity was spread in Norway by force.
 - Snorri Sturluson'un hikayeleri diğer şeylerin arasında Hristiyanlığın Norveç'te nasıl zorla yayıldığını anlatır.
He went on a quest to find the point where the sky touches the Earth.
 - O, gökyüzünün dünyaya dokunduğu noktayı bulmak için uzun ve zorlu bir araştırmaya devam etti.
I called you because I need to ask you a question.
 - Seni aradım çünkü sana bir soru sormam gerekiyor.
Tom is always spacing out in class.
 - Tom her zaman derse ara veriyor.
Every now and then, I play tennis for recreation.
 - Ara sıra eğlence için tenis oynarım.
In America cars drive on the right side of the road.
 - Amerika'da arabalar yolun sağ tarafını kullanırlar.
Sometimes she drives to work.
 - O bazen işe arabayla gider.
There is a distance of four fingers between the eyes and the ears.
 - Gözler ve kulaklar arasında dört parmaklık bir mesafe vardır.
When meeting a person for the first time, be sure to pay attention to the distance placed between yourself and your partner.
 - Birisiyle ilk kez karşılaştığında, kendinle arkadaşın arasına konulan mesafeye kesinlikle dikkat et.