- تعريف araç في التركية الإنجليزية القاموس.
- vehicle Fire engines have priority over other vehicles. -İtfaiye arabalarının diğer araçlara göre önceliği vardır. 
 Gusty winds are making travel hazardous for high profile vehicles. -Şiddetli rüzgarlar yüksek profilli araçlar için seyahati tehlikeli yapıyorlar. 
 
- means I tried all possible means. -Olası tüm araçları denedim. 
 A car, a bicycle, an airplane, a boat, and a train are all means of transportation. -Bir araba, bir bisiklet, bir uçak, bir tekne ve bir tren tümü ulaştırma araçlarıdır. 
 
- appliance 
- implement These implements are in common use. -Bu araçlar ortak kullanımdadır. 
 
- vehicular 
- transport A car, a bicycle, an airplane, a boat, and a train are all means of transportation. -Bir araba, bir bisiklet, bir uçak, bir tekne ve bir tren tümü ulaştırma araçlarıdır. 
 This place isn't convenient for public transportation. -Bu yer, toplu taşıma araçları için uygun değildir. 
 
-  (Hukuk) instrument, vehicle
- medium; tool 
- instrument; vehicle 
- intended for or concerning vehicles (especially cars) 
- instrument , tool 
- means; tool, implement, apparatus, device, appliance; vehicle, transport 
- device 
- mean All possible means have been tried. -Mümkün olan tüm araçlar denendi. 
 A car, a bicycle, an airplane, a boat, and a train are all means of transportation. -Bir araba, bir bisiklet, bir uçak, bir tekne ve bir tren tümü ulaştırma araçlarıdır. 
 
-  {i} instrument The thermometer is an instrument for measuring temperature. -Termometre, sıcaklık ölçmek için bir araçtır. 
 Prosperity is only an instrument to be used, not a deity to be worshipped. -Refah, tapılacak bir tanrı değil, sadece kullanılacak bir araçtır. 
 
-  (Ticaret) equipment
- craft 
-  (Gıda,Teknik) agent
-  (Askeri) carrier
- means to an end 
-  (Bilgisayar) mobile
- motor Motorists must leave at least a metre-wide buffer when passing cyclists. -Motorlu araç kullananlar, bisikletlileri geçerken en az bir metre emniyet mesafesi bırakmak zorundalar. 
 Welcome to the world of motor vehicles. -Motorlu araçlar dünyasına hoş geldiniz. 
 
- conveyance 
-  {i} tool A wrench is a commonly used tool. -Bir İngiliz anahtarı, yaygın olarak kullanılan bir araçtır. 
 Bicycles are tools for urban sustainability. -Bisikletler kentsel sürdürülebilirlik için araçlardır. 
 
-  {i} facility
-  {i} medium Television is a very important medium through which to provide information. -Televizyon bilgi sağlamak için çok önemli bir araçtır. 
 What's your favorite painting medium? -En sevdiğiniz boyama araçları nelerdir? 
 
- instrumentality 
-  {i} organ
- araç gereç
- equipment 
- araç arka farları
-  (Biyoloji) automotive taillights
- araç fren lambaları
-  (Biyoloji) automotive stop lights
- araç fren lambaları
-  (Biyoloji) automotive breaking lights
- araç fren lambası
-  (Biyoloji) automotive stop light
- araç fren lambası
-  (Biyoloji) automotive breaking light
- araç fren lambası
-  (Biyoloji) breaking light
- araç kısa far
-  (Biyoloji) automotive low beam light
- araç kısa farları
-  (Biyoloji) automotive low beam lights
- araç kısa farı
-  (Biyoloji) automotive low beam light
- araç sis lambaları
-  (Biyoloji) automotive fog lights
- araç sis lambaları
-  (Biyoloji) automotive fog light
- araç stop lambaları
-  (Biyoloji) automotive breaking lights
- araç stop lambaları
-  (Biyoloji) automotive stop lights
- araç stop lambası
-  (Biyoloji) automotive breaking light
- araç stop lambası
-  (Biyoloji) automotive stop light
- araç uzun farları
-  (Biyoloji) automotive high beam lights
- araç uzun farı
-  (Biyoloji) automotive high beam light
- araç uzun ve kısa farları
-  (Biyoloji) automotive high and low beam lights
- araç ön farları
-  (Biyoloji) automotive headlights
- araç ön ve arka farları
-  (Biyoloji) automotive headlights and taillights
- araç dezenfeksiyon
- vehicle disinfection 
- araç kokusu
- car air freshener 
- araç takip sistemi
-  (Seyahat) Vehicle Tracking System
- araç ve gereçler
- tools and equipment 
- araç- gereç
- tools 
- araç boşaltma ve öncelik çizelgesi
-  (Askeri) vehicle summary and priority table
- araç düzgün akmalıdır
-  (Otomotiv) vehicle should coast smoothly
- araç gereç
- paraphernalia 
- araç gereç
- instruments 
- araç gereç
- findings 
- araç gereç
- kit 
- araç gereç
- outfit 
- araç gereçler
- services 
- araç gereçler
- wherewithal 
- araç kiralama
- car rental 
- araç kiralama bürosu
- rent-a-car 
- araç kiralama bürosu
- car rental office 
- araç plakam
- The license plate number was 
- araç sigortası talebinde bulunmak istiyorum
- I'd like to make a car insurance claim 
- araç standartları
-  (Hukuk) means standards
- araç trafiği
- vehicular traffic 
- araç ve konteyner tarama sistemi
-  (Hukuk) vehicle and container screening system
- araç ve personel çıkarma aracı
-  (Askeri) landing craft, vehicle, personnel
- araç ön camı
- wind shield 
- araç; araçla gönderilen kargo
-  (Askeri) vehicle; vehicular cargo
- araçlar
- media On behalf of the government, the mass media are abused. -Hükümet adına, kitle iletişim araçları istismar edilmektedir. 
 Newspapers, television, and radio are called the mass media. -Gazeteler,televizyon ve radyo kitle iletişim araçları olarak adlandırılır. 
 
- araç gereç
- facilities 
- araçlar
-  (Ticaret) instruments
- araçlar
- tools These tools are used for building a house. -Bu araçlar bir ev inşa etmek için kullanılır. 
 If you want to do good work, you should use the proper tools. -İyi bir iş yapmak istiyorsanız, uygun araçları kullanmalısınız. 
 
- marifetli küçük araç
- gadget 
- araç gereç
- plant 
- araçlar
- instrumentation 
- araçlar
- machinery 
- araçlar
-  (Ticaret) means I tried all possible means. -Olası tüm araçları denedim. 
 All of them have independent means. -Onların hepsinin bağımsız araçları vardır. 
 
- araçlar
- apparatus 
- askeri araç
-  (Askeri,Otomotiv) military vehicle
- askeri araç
- half-track 
- ciro edilebilir ticari araç
-  (Ticaret) negotiable instrument
- ekle araç
-  (Bilgisayar) add tool
- motorlu araç
- motorcar 
- motorlu araç
- automobile 
- rahim içi araç
-  (Tıp) intra uterine device
- rahim içi araç
-  (Tıp) intrauterine device
- zırhlı araç
- armored car 
- zırhlı araç
-  (Askeri) armoured car
- çekici araç
- wrecker 
- çekici araç
-  (Otomotiv) tow truck
- çekici araç
-  (Askeri,Teknik) towing vehicle
- ağır araç
- heavy vehicles 
- motorlu araç tescil belgesi
- motor vehicle registration certificatelog bookregistration book 
- Lojistik Araç Sistemi (ABD Deniz Piyade Birliği (USMC))
-  (Askeri) Logistics Vehicle System (USMC)
- Uluslar arası Taşımacılık Yapan Araç Personeli Konusunda Avrupa Anlaşması
-  (Hukuk) European Agreement on the Work of Personal of Vehicles Engaged in International Road Haulage
- alev püskürten araç
- flame head 
- amfibi araç
- amphibian 
- amfibi araç
- amphibious vehicle 
- araçlar
- wherewithal 
- araçlar
- resource 
- asker taşıyan araç
- troop carrier 
- asker taşıyan araç
- troop carrying vehicle 
- bilinmeyen araç
-  (Bilgisayar) unknown tool
- damperli araç
- tilter 
- dizel motorlu araç
- diesel 
- elle çekilen araç
-  (Otomotiv) hand-drawn vehicle
- en yakın araç yıkama merkezi nerede
- Where is the nearest car wash 
- form araç çubuğu
-  (Bilgisayar) forms toolbar
- görsel araç
- visual 
- görüşün yayılmasını sağlayan araç
- sounding board 
- göz muayenesinde kullanılan araç
- orthoscope 
- hafif zırhlı araç
-  (Askeri) light armored vehicle
- hafif, hava amortisörlü araç
-  (Askeri) lighter, air cushioned vehicle
- hareket kabiliyeti yüksek çok amaçlı tekerlekli araç
-  (Askeri) high mobility multipurpose wheeled vehicle
- hava yastıklı araç
- cushioncraft 
- helikopter araç komutanı
-  (Askeri) helicopter aircraft commander
- hizmete hazır araç miktarı
-  (Askeri) vehicle availability
- iki kişilik araç
- twoseater 
- itici araç
- pushing vehicle 
- kadro dışı araç
-  (Askeri) non-organic vehicle
- kadro dışı araç
-  (Askeri) nonorganic vehicle
- korsan çalışan araç
- pirate 
- külüstür araç
- crock 
- küçük araç gereç yapma
- gadgetry 
- küçük zırhlı araç
- whippet 
- kısa ton; kısa araç; özel taktikler; taarruz timi
-  (Askeri) short ton; small tug; special tactics; strike team
- mafsallı araç
- articulated vehicle 
- mali araç
-  (Ticaret) financial intermediary
- mekanik araç
- mechanical device 
- mobil taktik hafif araç
-  (Askeri) mobile tactical light vehicle
- mobil taktik hafif araç
-  (Askeri) mobil tactical light vehicle
- motorlu araç
- motor vehicle Welcome to the world of motor vehicles. -Motorlu araçlar dünyasına hoş geldiniz. 
 
- motorlu araç onarım parkı
-  (Askeri) motor repair park
- motorlu araç parkı
-  (Askeri) sub-motor pool
- motorlu araç parkı
- vehicle park 
- motorlu araç parkı
-  (Askeri) motor park
- motorlu araç teknolojisi
- motor vehicle technology 
- motorlu araç tüneli
- vehicular tunnel 
- nemlendirici araç
- humidifier 
- ordu tipi araç
-  (Askeri) standard vehicle
- ortopedik araç-gereçler
-  (Tıp) orthopedic equipment
- palet takılabilir araç
-  (Askeri) convertible vehicle
- paletli araç
- tracked vehicle 
- parazit giderici araç
- suppressor 
- park halindeki araç
-  (Otomotiv) parked vehicle
- pert araç
- waste car 
- pert araç
- scrap car 
- radyo sinyalleri ile uçağın yerini belirleyen araç
- loran 
- rahim ağzına yerleştirilen araç
- pessary 
- rumen içi araç
-  (Tıp) intraruminal device
- sohbet araç çubuğu
-  (Bilgisayar) chat toolbar
- standart araç
-  (Askeri) standard vehicle
- stil araç çubuğu
-  (Bilgisayar) style toolbar
- su akışını düzenleyen araç
- sluice 
- tarımsal malzeme ve araç sübvansiyonları
-  (Hukuk) input subsidies
- tehlikeli araç kullanma
-  (Hukuk) dangereous driving
- tekerlekli araç
- wheeled vehicle 
- tekerlekli araç
- wheeler 
- tekerlekli zırhlı araç
-  (Askeri) wheeled armoured vehicle
- tercihli araç yolu
- bus lane 
- tohum taşıyan araç
- seedcase 
- uzaktan kumandalı araç
-  (Askeri) remotely piloted vehicle
- uzun menzilli deniz kurtarma aracı; geri getirilebilir araç; değişebilir anahtar
-  (Askeri) long-range seagoing rescue vessel; reentry vehicle; rekeying variable; rendezvous
- uçak kokpit videosu; hava yastıklı araç; zırhlı muharebe aracı
-  (Askeri) aircraft cockpit video; air cushion vehicle; armored combat vehicle
- web araç kutusu
-  (Bilgisayar) web toolbox
- web araç çubuğu
-  (Bilgisayar) web toolbar
- yer/araç lazerli yer bulma aracı
-  (Askeri) ground/vehicle laser locator designator
- yoğunlaşma izi: bazı şartlar altında uçuş halindeki bir füze veya diğer araç ger
-  (Askeri) condensation trail
- yüzergezer araç
- amphibian 
- zırhlı araç
- ironclad 
- çekici araç
- wrecker, tow truck 
- özel araç
-  (Askeri) privately owned vehicle
- özet araç çubuğu
-  (Bilgisayar) summary toolbar