Erkek kardeşim Tokyo'da yaşıyor.
- My brother lives in Tokyo.
Küçük erkek kardeşim televizyon izliyor.
- My little brother is watching television.
Endişeler onu hızla yaşlandırdı.
- Worries aged him rapidly.
Bakım onu çabuk yaşlandırdı.
- Care aged him quickly.
Kayınbiraderim önemsiz konulardan kolayca sinirlenir.
- My brother-in-law easily loses his temper from trivial matters.
Matt Rita'nın kayınbiraderi.
- Matt is Rita's brother-in-law.
O, on yedi yaşındadır.
- She is aged seventeen.
Fadıl, 76 yaşında doğal nedenlerden dolayı hapishanede öldü.
- Fadil died in prison, aged 76, of natural causes.
Erkek kardeşinle birlikte okula gittim.
- I went to school with your brother.
Bugün Tom'un erkek kardeşiyle birlikte sinemaya gideceğim.
- Today I'll go to the cinema with Tom's brother.