الإنجليزية - التركية
تعريف an instance of shooting (a person) with a gun في الإنجليزية التركية القاموس.
- shooting
- ateş etme
Asker silahsız bir düşmana ateş etmeyi reddetti.
-The soldier disdained shooting an unarmed enemy.
Dikkatli ol, bu adamın ateş etme ruhsatı var!
-Be careful, this guy has a shooting license!
- shooting
- ateşli silahların atılması
- shooting
- atış
Her zaman atış yaparım, hedefi ıskalarım.
-Every time I practice shooting, I miss the target.
Atışın kazara olduğunu düşünüyor musunuz?
-Do you think the shooting was accidental?
- shooting
- avcılık
- shooting
- atıcılık
- shooting
- {i} filizlenme
- shooting
- (sıfat) filizlenen, zonklayan, sızlayan, atış, atıcılık, av
- shooting
- {i} çekim
Çekim yaklaşık öğleyin başladı.
-The shooting started around noon.
Düşük açıdan çekim yapmak bacaklarınızı daha uzun gösterir.
-Shooting from a low angle makes your legs appear longer.
- shooting
- {s} zonklayan
- shooting
- {s} filizlenen
- shooting
- {i} ateş, ateşli silahların atılması: The shooting stopped. Ateş kesildi
- shooting
- {i} zonklama
- shooting
- {i} av
- shooting
- (isim) atış, atıcılık, çekim, film çekme, av, avcılık, av sahası, zonklama, sızlama, filizlenme
- shooting
- {i} av sahası
- shooting
- {i} film çekme
- shooting
- ateş ederek
Onun yapacağını söylediğin gibi o ateş ederek ortaya çıktı.
-He came out shooting, same as you said he would.
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف an instance of shooting (a person) with a gun في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- shooting
Police are hunting the people who carried out the shootings last week.
an instance of shooting (a person) with a gun
الواصلة
an in·stance of shooting (a person) with a gunالنطق
Resimler
السابق
المفضلات