I'm sorry, did I do something wrong?
- Affedersiniz, yanlış bir şey mi yaptım?
I'm sorry, could you say that again?
- Affedersiniz, onu tekrar söyler misiniz?
Excuse me, but I feel sick.
- Affedersiniz, ama hasta hissediyorum.
Excuse me, can you tell me how to get to Central Park?
- Affedersiniz, Central Park'a nasıl gidebileceğimi bana söyleyebilir misiniz?
Sorry, I didn't hear.
- Affedersiniz, duymadım.
Sorry, but that's not what I ordered.
- Affedersiniz ama bu sipariş ettiğim şey değil.
Excuse me, is there a toilet nearby?
- Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı?
Excuse me. Who are you?
- Affedersiniz. Siz kimsiniz?
Pardon me, but that is my racket.
- Affedersiniz, ama o benim raketim.
Pardon me, madam, I'm ashamed to be crying like this in front of you, but I can't hold my tears.
- Affedersiniz hanımefendi, önünüzde böyle ağlıyor olmaktan utandım ama gözyaşlarıma hakim olamıyorum.