adaylar

listen to the pronunciation of adaylar
التركية - الإنجليزية
nomenclature
nominees
candidates

He is one of the candidates running for mayor. - Belediye başkanlığı için yarışan adaylardan biridir.

There was a list of available candidates. - Mevcut adayların bir listesi vardı.

trainees
applicants

Applicants were requested to submit their resumes. - Adayların özgeçmişlerini sunmaları istendi.

Aren't there any qualified applicants? - Hiç nitelikli adaylar yok mu?

aday
applicant

Applicants are requested to apply in person. - Adayların bizzat başvurmaları rica olunur.

Mary was chosen from among 500 applicants. - Mary 500 aday arasından seçildi.

aday
{i} candidate

Winning the election was a great victory for the candidate's political party. - Seçimi kazanmak adayın siyasi partisi için büyük bir zaferdi.

Many Republicans did not vote for their own candidate. - Birçok Cumhuriyetçiler kendi adayı için oy vermedi.

aday
nominee

There are six nominees for this year's prize. - Bu yılki ödül için altı aday var.

He is a nominee in four award categories. - O, dört ödül kategorisinde aday.

aday
{i} contestant
aday
applier
aday
(Ticaret) trainee
aday
slated to
aday
aspirant
aday
postulant
aday
entrant
aday
(Hukuk) candidate, nominee, applicant
aday
candidate, nominee; applicant namzet
aday
cadet
aday
{i} remainderman
aday
nominator
التركية - التركية

تعريف adaylar في التركية التركية القاموس.

ADAY
(Osmanlı Dönemi) Bak: Namzed
Aday
namzet
aday
Bir görev, bir iş için kendini ileri süren veya başkaları tarafından ileri sürülen kimse: "Babası da beni damat adayı olarak görüyordu."- M. Yesarî
aday
Bir görev, bir iş için kendini ileri süren veya başkaları tarafından ileri sürülen kimse
aday
Bir iş için yetiştirilmekte olan kimse, namzet
aday
Bir iş için yetiştirilmekte, eğitilmekte olan kimse, namzet: "Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan adayları, on gün içinde Başkanlık Divanına bildirilir."- Anayasa