İstasyon iki metre uzakta.
 - The station is two meters away.
O uzakta tatilde olamaz.
 - She can't be away on holiday.
Tom o yokken Mary'nin onun eviyle ilgileneceğine güvenemiyor.
 - Tom can't trust Mary to look after his house while he's away.
Onun kaçmaktan başka seçeneği yoktu.
 - He had no choice but to run away.
Tom'un güvenli bir yere gizlenmiş biraz parası var.
 - Tom has some money stashed away.
Balon rüzgar tarafından bir yere taşınıyordu.
 - The balloon was carried away somewhere by the wind.
Sanırım birkaç gün buradan uzaklaşmalıyız.
 - I think we should get away from here for a few days.
Lütfen buradan uzaklaş ve canımı sıkmayı bırak.
 - Please go away and stop annoying me.
Tüm öğleden sonra durmadan uyudum.
 - I slept the whole afternoon away.