O nasıl mümkün olabilir?
- How is that possible?
Eğer her kullanıcı Tatoeba'ya günde yirmi ilave yaparsa, Noel'e kadar bir milyon cümleye ulaşmak mümkün olabilir.
- If every user added twenty a day to Tatoeba, it might be possible to reach one million sentences by Christmas.
Onun yalan söylüyor olması mümkündür.
- It is possible that he is telling a lie.
Hepimiz mümkün olduğu kadar uzun yaşamak istiyoruz.
- All of us want to live as long as possible.
Herkesi memnun etmek olanaklı değildir.
- It's not possible to please everyone.
Böyle yüksek bir hızda yolculuk etmek olanaklı mı?
- Is it possible to travel at such a high speed?
Onun, o çocukken buraya gelmiş olması muhtemel.
- It is possible that he came here when he was a child.
Bugün Tom'un, toplantıya katılmayacağı muhtemeldir.
- It's possible Tom won't attend the meeting today.
Tom ve Mary kendi sorunlarına olası bir çözüm ile geldiler.
- Tom and Mary came up with a possible solution to their problem.
Almanya olası bir açlıkla yüz yüze kaldı.
- Germany faced possible starvation.
Bunun tek bir makul açıklaması var.
- There's only one possible explanation.
Diğer makul açıklamanın olmadığını anlıyorum.
- I see no other possible explanation.
Bu mümkün ama son derece düşük ihtimal.
- That's possible but highly unlikely.
Tom imkansızı mümkün hale getirmeye çalışıyor.
- Tom's trying to make the impossible possible.
Her mümkün durumu tahmin etmek imkansızdır.
- It's impossible to anticipate every possible situation.
It's not just possible, it's probable.