Dr. Svensen konuyu öyle geniş bir şekilde araştırdı ki onun kaynakçası kitabının yarı ağırlığını oluşturuyor.
 - Dr. Svensen researched the issue so extensively that his bibliography makes up half the weight of his book.
Tom Mary'nin arabasının torpido gözünde yarısı yenmiş bir hamburger fark etti.
 - Tom noticed a half-eaten hamburger on the dashboard of Mary's car.
Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı.
 - It took me an hour and a half to get there by car.
Bir buçuk asırlık bir karmaşadan sonra kraliyet otoritesi yeniden kuruldu.
 - Only after a century and a half of confusion was the royal authority restored.
İtalya'nın nüfûsu, Japonya'nınkinin yaklaşık yarısı kadardır.
 - The population of Italy is about half as large as that of Japan.
Sözlük, yaklaşık yarım milyon kelime içeriyor.
 - The dictionary contains about half a million words.
Lütfen yarım saat bekle.
 - Please wait half an hour.
Sözlük, yaklaşık yarım milyon kelime içeriyor.
 - The dictionary contains about half a million words.
Tom kağıt parçasını yarı yarıya katladı.
 - Tom folded the piece of paper in half.
Tom, armudu yarı yarıya böldü.
 - Tom cut the pear in half.
Tom sadece kısmen şaka yapıyordu.
 - Tom was only half joking.
Bu araba, motor silindirlerinin yarısını devre dışı bırakabilir.
 - This car can deactivate half of its engine's cylinders.