Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

a single particle of a substance

listen to the pronunciation of a single particle of a substance
الإنجليزية - التركية

تعريف a single particle of a substance في الإنجليزية التركية القاموس.

grain
{i} tanecik
grain
(Mühendislik) tane

Bir sahilde kum tanelerinin sayısı hesaplanabilir. - The number of grains of sand on a beach is calculable.

Bir pirinç tanesini bile harcamamamız gerekir. - We shouldn't waste even one grain of rice.

grain
tahıl

Onlar birçok ülkeye tahıl ihracatı yapıyorlar. - They export grain to many countries.

Her yıl Kanada'dan tahıl ithal ederiz. - We import grain from Canada every year.

grain
greyn
grain
(Gıda) hububat tanesi
grain
(Tekstil) kumaş çizgisi
grain
zerrecik
grain
parça
grain
zerre

Onun hikayesinde bir zerre gerçek yok. - There is not a grain of truth in his story.

grain
tohum

Çiftçiler, tahıl tohumlarını ilkbaharda ekerler. - Farmers sow grain seeds in spring.

grain
mermer taklidi boyamak
grain
{f} damarlı yapmak
grain
{i} (arpa, buğday, mısır v.b.) tane: three grains of wheat üç buğday tanesi
grain
{i} (bir ağaç parçasının içindeki)
grain
(isim) tane, tahıl, tanecik, zerre, granül, damar, çizgi, damarlı yüzey
grain
ağaç damarlarını taklit edercesine boyamak
grain
{i} damarlı yüzey
grain
(Tıp) Eczacı tartısında 0.065 gram
grain
hububat,tohum
الإنجليزية - الإنجليزية
grain

a grain of salt.

a single particle of a substance

    الواصلة

    a sin·gle par·ti·cle of a sub·stance

    التركية النطق

    ı sînggıl pärtıkıl ıv ı sʌbstıns

    النطق

    /ə ˈsəɴɢgəl ˈpärtəkəl əv ə ˈsəbstəns/ /ə ˈsɪŋɡəl ˈpɑːrtəkəl əv ə ˈsʌbstəns/
المفضلات