a removable box within a cash drawer containing the money

listen to the pronunciation of a removable box within a cash drawer containing the money
الإنجليزية - التركية

تعريف a removable box within a cash drawer containing the money في الإنجليزية التركية القاموس.

till
-e kadar
till
{e} kadar

Onunla tanışıncaya kadar, o, bilgiyi bilmiyordu. - She didn't know the information till she met him.

Büyüyünceye kadar sigara içmemelisin. - You must not smoke till you grow up.

till
(Ticaret) para kasası
till
çiftçilik
till
(Tarım) pullukla sürmek
till
para çekmecesi
till
oluncaya kadar

Bir ebeveynin sevgisini kendimiz ebeveynler oluncaya kadar asla bilmeyiz. - We never know the love of a parent till we become parents ourselves.

Sınavda başarısız oluncaya kadar tembelliğinden pişman olmadı. - He did not repent of his idleness till he failed in the examination.

till
(İş yerlerinde kullanılan) Kasa
till
{f} sürmek
till
till I come
till
ziraat
till
bağ
till
işle
till
(fiil) sürmek, toprağı sürmek, işlemek (toprak)
till
ben gelinceye kadar

Ben gelinceye kadar onun beklemesini iste. - Ask her to wait till I come.

Ben gelinceye kadar onlara beklemesini söyle. - Ask them to wait till I come.

till
{e} bağ. -e kadar: till Friday cumaya kadar. till Antalya Antalya'ya kadar
till
zamana kadar

O zamana kadar her şey olabilir. - Anything may happen till that time.

O zamana kadar hiç panda görmemiştim. - I had never seen a panda till that time.

till
{f} toprağı sürmek
till
{i} kasa
till
till now şimdiye kadar
الإنجليزية - الإنجليزية
till
a removable box within a cash drawer containing the money

    الواصلة

    a re·mo·va·ble box with·in a cash draw·er containing the mon·ey

    التركية النطق

    ı rîmuvıbıl bäks wîdhîn ı käş drôr kınteynîng dhi mʌni

    النطق

    /ə rəˈmo͞ovəbəl ˈbäks wəˈᴛʜən ə ˈkasʜ ˈdrôr kənˈtānəɴɢ ᴛʜē ˈmənē/ /ə rɪˈmuːvəbəl ˈbɑːks wɪˈðɪn ə ˈkæʃ ˈdrɔːr kənˈteɪnɪŋ ðiː ˈmʌniː/
المفضلات