Onlar pencere çerçevelerini sarıya boyadı.
- They painted the window frames yellow.
Kaliforniya'da birçok evin ahşap çerçeveleri var.
- In California, most houses have frames of wood.
Onun dev gibi yapısı tarafından cüceleştim.
- I was dwarfed by his gigantic frame.
Bütün iskelet demirden yapıldı.
- The whole framework was made of iron.
Tom kız kardeşine bir parça kek kesti.
- Tom cut his sister a piece of cake.
Bana bir parça bilgi getirdi.
- He brought me a piece of information.