- تعريف a pattern في الإنجليزية التركية القاموس.
- bir model 
- pattern
- desen Bir desene dikkat ettiniz mi? -Have you noticed a pattern? 
 Ben burada bir desen görüyorum. -I'm seeing a pattern here. 
 
- pattern
-  {f} modele göre yapmak
- pattern
- model Burada bir model var. -There's a pattern here. 
 Tom bir model gördüğünü düşündü. -Tom thought he saw a pattern. 
 
- pattern
- kalıp Sana fiil kalıplarını öğreteyim. -Let me teach you the patterns of the verb. 
 O, kasabanın sosyal kalıplarına uymayacak. -She won't conform to the town's social patterns. 
 
- pattern
- örnek 
- pattern
- şekil Evlilik yaşam şekilleri çok değişiyor. -Patterns of married life are changing a lot. 
 
- pattern
-  (Biyoloji) patern
- pattern
- biçe 
- pattern
- düzen 
- pattern
- ideal 
- pattern
- yapı Çini mürekkebi boya olarak kullanıldığı zaman ilginç bir yapı üretir. -India ink produces an interesting pattern when used as a dye. 
 Niyetli olmayanlar uyum sağlamazken, kalmaya niyetli olanlar adanın konuşma yapılarına çabucak uyum sağladılar. -Those who intended to stay quickly adopted the island speech patterns, while those who did not, did not. 
 
- pattern
-  (Tekstil) broşe
- pattern
- uçuş yolu 
- pattern
-  (Tekstil) terzi patronu
- pattern
- döküm modeli 
- pattern
-  (Dilbilim) örgü
- pattern
- aynen kopya etmek 
- pattern
-  (Tekstil) elbise patronu
- pattern
- desin 
- pattern
-  (İnşaat) doku
- pattern
-  (Avcılık) saçma grupmanı
- pattern
- örnekçe 
- pattern
-  (Bilgisayar) şekil düzeni
- pattern
- örge 
- pattern
-  (Mekanik) dökümcülükte model
- pattern
-  (Coğrafya) mostra
- pattern
- bağlantı 
- pattern
- patron 
- pattern
- kopyasını çıkarmak 
- pattern
- gidişat 
- pattern
- gidiş 
- pattern
- seyir 
- pattern
- numune 
- pattern
- şablon 
- pattern
- resim Ben resimde bazı karmaşık desenler görebiliyorum. -I can see some intricate patterns in the picture. 
 
- pattern
-  {f} kalıpla O, kasabanın sosyal kalıplarına uymayacak. -She won't conform to the town's social patterns. 
 Sana fiil kalıplarını öğreteyim. -Let me teach you the patterns of the verb. 
 
- pattern
- -e uydurmak 
- pattern
- eşantiyon 
- pattern
- motif Ben bir motif görmeye başlıyorum. -I'm beginning to see a pattern. 
 
- Pattern
- örüntü Örüntüyü görmüyor musun? -Don't you see the pattern? 
 
- pattern
-  (Mühendislik) model (dökümcülükte)
- pattern
-  (Elektrik, Elektronik) Bir antenin alış veya gönderme diyagramı
- pattern
- kurşun saçmasının hedef üzerinde bıraktığı izler 
- pattern
- desen,v.kalıpla: n.kalıp 
- pattern
- şekillerin düzeni 
- pattern
-  {i} biçim düzeni
- pattern
-  {f} örneğe göre yapmak
- pattern
- kalıpla basılarak çıkarılan veya kalıp şeklinde olan model 
- pattern
-  {i} patron (elbise)
- pattern
-  (Tıp) Yapılacak herhangi bir şey için model, örnek
- pattern
-  (Askeri) DAĞILMA ŞEKLİ: Sahra topçuluğunda; bir top veya bataryadan, hemen hemen aynı şartlar altında atılan bir seri atımın, orta vuruş noktası denilen bir nokta etrafında dağılması. Buna (dispersion pattern) de denir
- pattern
-  {f} örnek almak
- pattern
- desen, kalıp desen örüntü / 
- pattern
- bir elbiselik kumaş 
- pattern
-  (Tıp) Şekiller veya renkler dizisi, desen, motif (duvar kağıdı örneği gibi)
- pattern
-  (Tıp) İzlenecek misal, izlenecek örnek
- pattern
- biçit 
- pattern
- maket 
- pattern
- arketip