İki düzine kalem satın aldım.
- I bought two dozen pencils.
Bunlar benim kalemlerim.
- These are my pencils.
O bana bir kurşunkalem verdi.
- She gave me a pencil.
Onun biri uzun ve diğeri biri kısa iki tane kurşunkalemi vardır.
- He has two pencils. One is long and the other one is short.
Tom boya fırçasını yere koydu.
- Tom put down his paintbrush.
Tom elinde bir boya fırçası vardı.
- Tom had a paintbrush in his hand.
Ellerinde bir boya fırçası olan herkes bir ressam değildir.
- Not everyone who has a paintbrush in their hand is a painter.
Tom boya fırçasını yere koydu.
- Tom set down his paintbrush.
Birisi kurşun kalemimi çaldı.
- Someone has walked off with my pencil.
Benim bir zarfa, bir parça kağıda ve kurşun kaleme ya da bir dolma kaleme ihtiyacım var.
- I need an envelope, a piece of paper, and a pencil or a pen.