Sanırım John'un Jane ile olan ilişkilerini çok fazla okuyorsun.
 - I think you're reading too much into John's relationship with Jane.
O ülke, Amerika Birleşik Devletleri ile diplomatik ilişkileri kesti.
 - That country broke off diplomatic relations with the United States.
İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir.
 - The relationship between Islam and the West includes centuries of co-existence and cooperation, but also conflict and religious wars.
Onların ikisi arasındaki ilişkiler nasıl gidiyor?
 - How are relations between the two of them going?
O, onun uzak bir akrabasıdır.
 - He is a distant relation of hers.
O benimle akraba değil.
 - He is no relation to me.
En büyük nimet sağlık, en büyük zenginlik kanaat, en büyük bağ da vefadır.
 - Health is the greatest gift; satisfaction the greatest wealth; fidelity the greatest relation.
Tom bir ilişkiyle ilgilenmiyor.
 - Tom isn't interested in a relationship.
Tom'la ilişkim seni ilgilendirmez.
 - My relationship with Tom is none of your business.