Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.
 - He knows a lot about foreign affairs.
Korku değil, umut insan ilişkilerinde yaratıcı ilkedir.
 - Hope, not fear, is the creative principle in human affairs.
Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.
 - It was a very passionate love affair.
Diğer insanların işlerine karışmaya hakkın yoktur.
 - You have no right to interfere in other people's affairs.
İşlerine karışmaya niyetim yok.
 - I have no intention of meddling in your affairs.
O, olaya karıştığını inkar etti.
 - He denied having been involved in the affair.
Olaydan duyduğu üzüntüyü ifade etti.
 - He expressed regret over the affair.
Ben mesele ile ilgili değilim.
 - I am not concerned with the affair.
Bütün mesele hakkında gizemli bir hava vardı.
 - There was an air of mystery about the whole affair.
Konu bana birçok uykusuz gecelere mal oldu.
 - The affair cost me many sleepless nights.
Olay hakkında konuşmak istemiyor musun?
 - Don't you want to talk about the affair?
Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.
 - He knows a lot about foreign affairs.
He used a hook-shaped affair with a long handle to unlock the car.