الإنجليزية - التركية
تعريف a lifeless or unenlivened period, as when nature seems to sleep في الإنجليزية التركية القاموس.
- night
- gece
Bebek tüm gece ağladı.
-The baby cried all night.
Burası üç yıldızlı bir oteldir; bir gece üç yüz dolardır.
-This is a three-star hotel; three hundred dollars a night.
- night
- dili geceleri çıkan bir çeşit solucan
- night
- tün
- night
- {i} cehalet
- night
- {i} karanlık
Geceler neden bu kadar karanlık?
-Why are the nights so dark?
Aysız gece karanlıktı.
-It was a dark, moonless night.
- night
- akşam
Cuma akşamı, üç adam Bay White'ın oteline geldi ve üç oda istedi.
-On Friday night, three men came into Mr White's hotel and asked for rooms.
O her zaman sabahtan akşama kadar çalışıyor.
-He is always working from morning till night.
- night
- (özel bir olayın olduğu) gece
- night
- night editor gece çalışan gazete
- night
- daima
- night
- gece vakti
Gece vakti bile olsa, artık sessiz ve huzurlu değil.
-Even at nighttime, it was not quiet and peaceful any more.
Ben gece vakti çalışırım.
-I work in the nighttime.
- night
- durmadan
- night
- night and day gece gündüz
- night
- night clothes yatak kıyafeti
- night
- night blindness gece körlüğü
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف a lifeless or unenlivened period, as when nature seems to sleep في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- night
a lifeless or unenlivened period, as when nature seems to sleep
الواصلة
a life·less or un·en·liv·ened period, as when na·ture seems to Sleepالنطق
Resimler
السابق
المفضلات