a greater number or quantity

listen to the pronunciation of a greater number or quantity
الإنجليزية - التركية

تعريف a greater number or quantity في الإنجليزية التركية القاموس.

more
{s} daha fazla

Maskeler sarı kum tozunu,polenlerden dahada küçük,ne kadar iyi engelleyebilir?Sanırım o polenden oldukça daha fazla bir baş belasıdır. - Just how well can masks block the, even smaller than pollen, yellow sand dust? I think it much more of a nuisance than pollen.

Bir dörtlü, bir üçlüden bir üye daha fazladır. - A quartet has one more member than a trio.

more
daha

Ben senden daha güzelim. - I am more beautiful than you.

Onu tanıdıkça daha çok seversin. - The more you know about him, the more you like him.

more
(Bilgisayar) ayrıntılar
more
(Bilgisayar) tümü
more
(Bilgisayar) en çok
more
(Bilgisayar) başka

İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir. - Good health is more valuable than anything else.

Tom tanıdığım başka herhangi birinden daha çok kitap okur. - Tom reads more books than anyone else I know.

more
(Bilgisayar) tüm

Tüm diller eşittir, ama İngilizce diğerlerinden daha eşittir. - All languages are equal, but English is more equal than the others.

Ateistlerin tüm dindar ve sosyalistlerden daha merhametli olduğunu biliyorum. - I know atheists that have more humanity than all these religious and these socialists.

more
-den daha çok
more
(Bilgisayar) tüm seçenekler
more
ziyade

Doktor kırık parmağından ziyade Tom'un ayak bileği hakkında daha endişeli olduğunu söyledi. - The doctor said he was more concerned about Tom's ankle than his broken finger.

Daha fazla insanın yaptıkları şeylerden daha ziyade söyledikleri şeylerden başı belaya girer. - More people get into trouble for things they say rather than for what they do.

more
(Bilgisayar) ek bilgi
more
daha çok

Onu tanıdıkça daha çok seversin. - The more you know about him, the more you like him.

Seni ondan daha çok seviyorum. - I love you more than her.

more
neither more nor less ne fazla ne eksik
more
{s} daha: one more time bir kez daha. two more oranges iki
more
fazla bir şey

Daha fazla bir şey var mı? - Is there something more?

İçecek daha fazla bir şey yok. - There's nothing more to drink.

more
tam o kadar
more
takriben
more
bir kat fazla
الإنجليزية - الإنجليزية
{n} more
a greater number or quantity

    الواصلة

    a Great·er num·ber or quan·ti·ty

    التركية النطق

    ı greytır nʌmbır ır kwäntıti

    النطق

    /ə ˈgrātər ˈnəmbər ər ˈkwäntətē/ /ə ˈɡreɪtɜr ˈnʌmbɜr ɜr ˈkwɑːntətiː/
المفضلات