Buz gibi bir rüzgar bizi kemiklerimize kadar dondurdu.
- The icy wind cut us to the bones.
Köpeğe bir kemik verdim, havlaması durdu.
- I gave the dog a bone, stopping its barking.
Bu çok kılçıklı bir balık.
- This fish has a lot of bones.
Çok kılçıklı balıkları yemeği sevmem.
- I don't like to eat fish with many bones.
Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
- The bank loaned him 500 dollars.
Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
- The bank lent him 500 dollars.
Bir Kanada doları 0.73 ABD dolarına eşittir.
- One Canadian dollar equals 0.73 US dollars.
Marcel çok sıkı çalışsa da yılda yalnızca 30.000 Kanada doları kazanıyor.
- Even though Marcel works hard, he only earns 30 000 Canadian dollars per year.
I paid 150,000 big ones for her to kill herself in front of the biggest wigs in Hollywood? ”.
We like to go down to restaurant row / Spend those euro-dollars / All the way from Washington to Tokyo.
... trillion dollar deficits every year. That doesn't get the job done. ...
... said he'd cut the deficit in half. Unfortunately, he doubled it. Trillion-dollar deficits for ...