Sami yataktan sıçradı.
 - Sami hopped from the bed.
Umarım uçuşumuzu kaçırmayız.
 - I hope we don't miss our flight.
Umarım onlar diğerleri gibi uçuşumu geciktirmezler.
 - Hopefully they don't delay my flight like the others.
Kül rengi bir tavşan ortaya çıktı ve ben yaklaşır yaklaşmaz zıplayıp tekrar ormana doğru koştu.
 - An ash-colored rabbit appeared and as soon as I drew near, it hopped and ran into the woods again.
Tom arabada zıpladı ve havalandı.
 - Tom hopped in the car and took off.