Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi.
 - Better to extend an olive branch than launch a missile.
Torpidoları fırlatmak için hazırlanın.
 - Prepare to launch torpedoes.
Büyük bir saldırı başlatmaya karar verdiler.
 - They decided to launch a major attack.
Japonya, 1937 Temmuz ayında yeni bir Çin işgali başlattı.
 - Japan launched a new invasion of China in July, 1937.
Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi.
 - Better to extend an olive branch than launch a missile.
Uydu fırlatma canlı olarak yayınlandı.
 - The satellite launch was broadcast live.
Sputnik 4 Ekim 1957'de fırlatıldı.
 - Sputnik was launched on October 4, 1957.
Onlar bir roket fırlattı.
 - They launched a rocket.