تعريف a-root في الإنجليزية التركية القاموس.
- more
- {s} daha fazla
O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
- She earns more than she spends.
Bir dörtlü, bir üçlüden bir üye daha fazladır.
- A quartet has one more member than a trio.
- root
- kök
Bu ağacın kökleri derinlere uzanıyor.
- The roots of this tree go down deep.
Para bütün kötülüğün köküdür.
- Money is the root of all evil.
- root
- {i} köken
Algebra kelimesi Arapça kökenlidir, değil mi?
- The word 'algebra' has Arabic roots, right?
Rusça, Lehçe, Çekçe ve Bulgarca gibi dillerin ortak Slav kökenleri vardır.
- Such languages as Russian, Polish, Czech and Bulgarian have common Slavic roots.
- more
- daha
John Bill'den daha zeki.
- John is more intelligent than Bill.
Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?
- I'd like to stay one more night. Is that possible?
- root
- {i} kaynak
- root out
- tamamen bitirmek,yok etmek
- root beer
- alkolsüz bira
Vincento bir hamburgerle birlikte alkolsüz biradan hoşlanır.
- Vincento likes root beer with a hamburger.
Alkolsüz bira sever misin?
- Do you like root beer?
- root cause
- (Ticaret) temel neden
- root for
- {k} -i desteklemek
- cube root
- küpkök
- cubic root
- (Matematik) küpkök
- double root
- (Bilgisayar,Matematik) çift kök
- hairy root
- (Botanik, Bitkibilim) saçak kök
- home root
- ana kök dizini
- latent root
- (Matematik) karakteristik değer
- more
- (Bilgisayar) ayrıntılar
- more
- (Bilgisayar) tümü
- more
- (Bilgisayar) en çok
- more
- (Bilgisayar) başka
İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.
- Cows are more useful than any other animal in this country.
Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
- Time is more precious than anything else.
- more
- (Bilgisayar) tüm
Tüm istediğim biraz daha dikkatti.
- All I wanted was a little more attention.
Tüm diller eşittir, ama İngilizce diğerlerinden daha eşittir.
- All languages are equal, but English is more equal than the others.
- more
- -den daha çok
- more
- (Bilgisayar) tüm seçenekler
- more
- ziyade
Öğretmenimiz bizi bir değnekle dövmeden önce Bu, sizden ziyade beni incitecek. derdi.
- Our teacher used to say This is going to hurt me more than it hurts you before laying into us with a cane.
Daha fazla insanın yaptıkları şeylerden daha ziyade söyledikleri şeylerden başı belaya girer.
- More people get into trouble for things they say rather than for what they do.
- more
- (Bilgisayar) ek bilgi
- multiple root
- (Matematik) çokkatlı kök
- query root
- (Bilgisayar) sorgu kökü
- root
- kökten
- root
- çatı
- root
- köklendirmek
- root
- köklenmek
- root
- ağaç kökü
- root apex
- (Diş Hekimliği) kök ucu
- root around
- altını üstüne getirmek
- root bulb
- (Tarım) soğansı yumru
- root canal
- (Diş Hekimliği) kök kanalı
- root folder
- (Bilgisayar) kök dizin
- root folder
- (Bilgisayar) kök klasörü
- root hair
- emici tüy
- root hair
- kök tüyü
- root locus
- kök yereğrisi
- root meaning
- kökanlam
- root menu
- (Bilgisayar) kök menü
- root name
- (Bilgisayar) kök adı
- root node
- kök düğüm
- root of tooth
- (Anatomi) diş özü
- root of tooth
- (Anatomi) diş kökü
- root pain
- (Tıp) kök ağrısı
- root path
- (Bilgisayar) kök yolu
- root pruner
- (Tarım) kök budama aleti
- root rat
- (Argo) seks peşinde olan kimse
- root replicas
- (Bilgisayar) ana çoğaltmalar
- root server
- (Bilgisayar) kök sunucu
- root servers
- (Bilgisayar) kök sunucuları
- root share
- (Bilgisayar) kök paylaşımı
- root system
- kök sistemi
- root targets
- (Bilgisayar) kök hedefler
- root test
- (Matematik) kök testi
- root tip
- (Tarım) kök ucu
- root trimmer
- (Tarım) kök budama aleti
- root type
- (Bilgisayar) kök türü
- root valve
- kök valf
- root web
- (Bilgisayar) kök web
- root weeder
- (Tarım) otsöken
- root zone
- kök alanı
- root zone
- (Tarım) kök salma sahası
- simple root
- yalın kök
- adventitious root
- ek kök
- adventitious root
- adventif kök
- aerial root
- havada yetişen kök
- aerial root
- tenekte yetişen kök
- aerial root
- havai kök
- briar-root
- funda
- cauchy's root test
- cauchy kök testi
- celery root
- kereviz kökü
- characteristic root
- karakteristik kök
- chicory root
- hindiba kökü
- climbing root
- tırmanıcı kök
- complex root
- kompleks kök
- cube root
- köküç
- cube root
- küp kök
Yirmi yedinin küp kökü üçtür.
- The cube root of twenty-seven is three.
- deep root
- derin kök
- double root
- iki katlı kök
- fibrous root
- saçakkök
- hair root
- kılkök
- horseradish root
- yaban turbu kökü
- imaginary root
- sanal kök
- infinite root
- sonsuz kök
- latent root
- karakteristik kök
- more
- daha çok
Onu tanıdıkça daha çok seversin.
- The more you know about him, the more you like him.
Seni ondan daha çok seviyorum.
- I love you more than him.
- nth root
- n'ci kök
- primary root
- primer kök
- root
- kökü olmak
- root
- karıştırmak
- root
- kökünü kazımak
- root
- merkez
- root
- (about/around/for ile) bir şey bulmak için altını üstüne getirmek
- root
- kök salmak
- root
- kök tutmak
- root
- kökeni ya da temeli olmak
- root
- (out ile) defetmek
- root
- yok etmek
- root about
- altını üstüne getirmek
- root about
- karıştırmak
- root and branch
- tepeden tırnağa
- root around
- karıştırmak
- root crops
- kök ürünleri
- root mean square
- ortalama karekök
- root out
- kökünden sök
- root out
- yok etmek
- root out
- kökünü kazımak
- root pressure
- kök basıncı
- root rot
- kök çürüklüğü
- root system
- kök jüyesi
- root up
- yok etmek
- root up
- kökünden koparmak
- root up
- söküp çıkarmak
- secondary root
- ikincil kök
- secondary root
- yan kök
- square root
- karekök
- strike root
- kök salmak
- take root
- kökleş
- take root
- kök salmak
- tap root
- kazıkkök
- taro root
- gulgas kökü
- tooth root
- diş kökü
- angelica root
- melek otu koku
- bare root
- yalın kök
- burdock root
- (Botanik, Bitkibilim) Dulavratotu koku
- burdock root hair oil
- dulavratotu koku saç yağı
- choy root
- choy kök
- club root
- club kök
- double root
- Bir fonksiyonda hem f(a)=0 hem de f'(a)=0 koşullarını sağlayan a değeri. Bir polinom kök faktörlerine ayrıldığı zaman a noktasındaki çift kök (x-a)**2 olarak ifade edilir
- embryonic root tip
- embriyonik kök ucu
- fibrous root
- lifli kök
- get at the root of st.
- st kökünde olsun
- get to the root of st.
- st köküne olsun
- ginger root
- zencefil koku
- go to the root of st.
- st kök gidin
- hair root
- kilkök
- licorice root
- meyan koku
- liquorice root
- meyankökü kök
- nominal root
- ad koku
- nth root
- n ci kök
- penis root
- penis koku
- put one's root down
- Bir yere yerleşmek
- root
- (Bilgisayar) Alan barındırma hizmetlerinde yayınlanacak dosyaların atılması gereken ana, kök dizin
- root bear
- kök ayı
- root beer
- kök bira
Tom genellikle diyet kök bira içer.
- Tom usually drinks diet root beer.
Kök birası klasik bir Amerikan alkolsüz içecek olarak düşünülmektedir.
- Root beer is considered a classic American carbonated soft drink.
- root causes
- kök nedenleri
- root cellar
- kök kiler
- root knot
- kök düğüm
- root plaining
- (Diş) Diş koku düzleştirilmesi
- root planning
- kök planlama
- root word
- kök kelime
- root-Kit
- bilgisayarlarda ve işletim sistemlerinde çekirdek seviyesinde çalışan programlarda gizlenebilen çok tehlikeli uygulamalar
- soap root
- sabun kök
- soap root liquid
- Çöğen koku suyu
- sweet root
- tatlı kök
- take root
- kök salmak; tutunmak
- taro root
- (Botanik, Bitkibilim) Kulkas koku
- turmeric root
- Zerdeçal koku
- verbal root
- fiil koku, eylem koku
- word root
- kelime koku
- cube root law
- küp kök kuralı
- dfs root
- DFS Kökü
- more
- neither more nor less ne fazla ne eksik
- more
- {s} daha: one more time bir kez daha. two more oranges iki
- more
- fazla bir şey
Size söyleyebileceğim daha fazla bir şey yok.
- There's nothing more I can tell you.
İçecek daha fazla bir şey yok.
- There's nothing more to drink.
- more
- tam o kadar
- more
- takriben
- more
- bir kat fazla
- root
- kök,v.köklen: n.kök
- root away
- kökünü kazımak
- root compiler
- taban derleyici
- root out/up
- kökünden sökmek
- sanega root
- (Tıp) Birleşik Amerika'nın doğusunda bulunan ve hazım ilacı olarak kullanılan "Polygala" kökü
- verbal root
- (Dilbilim) eylem kökü