This figure is a mirror of the decrease in imports of crude oil.
 - Bu şekil ham petrol ithalatının azaldığının bir göstergesidir.
Young girls' desire for slim figures is strong.
 - Genç kızların narin şekiller için arzusu güçlüdür.
Our political system was shaped by feudal traditions.
 - Siyasi sistemimiz feodal gelenekler tarafından şekillendirilmişti.
Modern bridges are similar in shape.
 - Modern köprüler şekil olarak benzer.
A form appeared in the darkness.
 - Karanlıkta bir şekil belirdi.
I formulated it wrongly.
 - Onu yanlış şekilde formüle ettim.
Patterns of married life are changing a lot.
 - Evlilik yaşam şekilleri çok değişiyor.
If you talk to me that way again, I'm going to smash your face in.
 - Benimle tekrar o şekilde konuşursan, yüzünü parçalayacağım.
Mary laid on her bed, crying with her face buried into her pillow.
 - Mary yatağına uzandı, yüzü yastığına gömülü şekilde ağladı.
You have to read between the lines to get the most out of anything.
 - En iyi şekilde yararlanmak için satır aralarını iyi okumak zorundasın.
The refugee crossed the line safely.
 - Mülteciler güvenli bir şekilde sınır çizgisini geçtiler.
A wise man would not act in that way.
 - Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.
Surprisingly enough, he turned out to be a thief.
 - Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.
Tom doesn't know how things turned out this way.
 - Tom şeylerin bu şekilde ortaya nasıl çıktığını bilmiyor.