The handle is shaped like a duck's head.
 - Kolu bir ördeğin kafası gibi şekillendirilmiş.
Our political system was shaped by feudal traditions.
 - Siyasi sistemimiz feodal gelenekler tarafından şekillendirilmişti.
These figures don't add up.
 - Bu şekiller toplanmaz.
This figure is a mirror of the decrease in imports of crude oil.
 - Bu şekil ham petrol ithalatının azaldığının bir göstergesidir.
It is said that cats can change shape.
 - Kedilerin şekil değiştirebildikleri söylenilmektedir.
The old house was in bad shape.
 - Eski ev kötü bir şekildeydi.
A form appeared from over there.
 - Oradan bir şekil ortaya çıktı.
Buddha, impressed by the rabbit's efforts, raised him unto the moon and set him in that form forever more.
 - Tavşanın çabalarından etkilenen Buddha onu aya kadar yükseltti ve onu sonsuza kadar bu şekilde bıraktı.
Patterns of married life are changing a lot.
 - Evlilik yaşam şekilleri çok değişiyor.
His face is distorted by pain.
 - Onun yüzü acıdan şekil değiştirmişti.
If you talk to me that way again, I'm going to smash your face in.
 - Benimle tekrar o şekilde konuşursan, yüzünü parçalayacağım.
At the bus stop, people waited in orderly lines, but as soon as the bus pulled up, the line broke up.
 - Otobüs durağında,insanlar düzgün bir şekilde sırada beklediler.Filhakika otobüs durur durmaz sıra bozuldu.
The refugee crossed the line safely.
 - Mülteciler güvenli bir şekilde sınır çizgisini geçtiler.
A wise man would not act in that way.
 - Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.
Tom doesn't know how things turned out this way.
 - Tom şeylerin bu şekilde ortaya nasıl çıktığını bilmiyor.
Surprisingly enough, he turned out to be a thief.
 - Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.