şansı

listen to the pronunciation of şansı
التركية - الإنجليزية

تعريف şansı في التركية الإنجليزية القاموس.

şans
luck

If it hadn't been for Lindbergh's luck and his knowledge of flying, he could never have succeeded in crossing the Atlantic. - Lindbergh'in şansı ve uçuş bilgisi olmasaydı, Atlantiği geçmeyi asla başaramazdı.

I know what a lucky boy I am. - Ben ne şanslı bir çocuk olduğumu biliyorum.

şans
fortune

He had the good fortune to marry a pretty girl. - Güzel bir kızla evlenmek için iyi şansı vardı.

He had the fortune to marry a nice girl. - Onun güzel bir kızla evlenme şansı vardı.

şans
chance

This is your only chance. - Bu senin yegâne şansın.

I had a chance to meet him in Paris. - Paris'te onunla buluşma şansım vardı.

şansı dönmek
(one's luck) to turn
şansı dönmek
for (someone's) luck to turn, take a turn (for the better or the worse)
şansı en yüksek aday
front runner
şansı olmak
to have a chance
şansı olmak
turn up trumps
şansı olmamak
to be out of luck
şansı olmamak
be down on
şansı rast gitmek
to have a lucky streak
şansı rast gitmemek
to have a losing streak
şansı ters gitmek
to have a run of bad luck
şansı yaver gitmek
to be lucky, to land on one's feet
şansı yaver gitmek
to have good luck, for things to be going (one's) way
şansı yaver gitmemek
to be out of luck
şans
hap

You're very lucky you know! A such thing happen only once in a lifetime. - Bilirsin çok şanslısın! Böyle bir şey bir ömür boyu sadece bir kez olur.

Happiness in marriage is entirely a matter of chance. - Evlilikte mutluluk tamamen şans işi.

şans
{i} show
acemi şansı
dumb luck
şans
good fortune

He had the good fortune to marry a pretty girl. - Güzel bir kızla evlenmek için iyi şansı vardı.

He had the good fortune to find a good wife. - Onun iyi bir karı bulmak için iyi şansı vardı.

şans
shot

Give me another shot. - Bana bir şans daha ver.

I've never seen a shot like that. - Hiç böyle bir şans görmemiştim.

şans
fluke
şans
odds
şans
break

Tom can't catch a break. - Tom bir şans yakalayamaz.

Do you believe that you will get seven years of bad luck if you break a mirror? - Bir ayna kırarsan yedi yıl kötü şansa uğrayacağına inanıyor musun?

şans
hep
şans
serendipity
başarı şansı olmayan
dead end
şans
luck of
şans
by luck
şans
have chance
acemi şansı
beginner's luck
başarı şansı olmayan kimse
non starter
herkesin şansı bir gün güler
every dog has it's day
hiç şansı olmamak
be a dead duck
hiç şansı olmamak
not to have a dog's chance
hiç şansı yok
(Argo) buckley's chance
ilerleme şansı
opportunity for advancement
kazanma şansı
look in
kazanma şansı az bahse girmek
take the odds
kazanma şansı olmayan at
outsider
kazanma şansı çok bahse girmek
lay the odds
satılma şansı
sales appeal
uğraşarak elde edilen gerçek başarı şansı
fighting chance
yükselme şansı
promotion prospects
şans
fluky
şans
hit

I happened along when the car hit the boy. - Araba çocuğa çarptığında şans eseri karşılaştım.

Tom was lucky that Mary didn't hit him. - Mary ona vurmadığı için Tom şanslıydı.

şans
Good luck!

The people exulted over their good luck. - İnsanlar iyi şanslarıyla övündüler.

Tom wished Mary good luck. - Tom Mary'ye iyi şans diledi.

şans
inning
şans
hazard
şans
turnup
şans
flukey
şans
auspiciousness
şans
star

There is no one who is born under an unlucky star, there are only people who cannot read the sky. - Şanssız bir yıldızın altında doğmuş olan kimse yoktur, sadece gökyüzünü okuyamayan insanlar vardır.

Tom got a chance to start over. - Tom'un başlamak için bir şansı var.

şans
opportunity

There is no security on this earth; there is only opportunity. - Bu dünyada hiçbir güvenlik yoktur; sadece şans vardır.

We have the opportunity to make some changes. - Bazı değişiklikler yapma şansımız var.

şans
luck, chance, good fortune, break
şans
innings
şans
peradventure
şans
{i} good luck

Tom wished Mary good luck. - Tom Mary'ye iyi şans diledi.

I am happy about your good luck. - Ben senin iyi şansın hakkında mutluyum.

şans
haphazard
التركية - التركية

تعريف şansı في التركية التركية القاموس.

şans
Talih, baht, felek
şans
Talih, baht, felek: "Bir hafta içinde kayıplar ve kazanmalarla şansım değişti."- R. H. Karay