üzüntüden

listen to the pronunciation of üzüntüden
التركية - الإنجليزية

تعريف üzüntüden في التركية الإنجليزية القاموس.

üzüntü
sadness

Chris could not conceal his sadness when he heard that Beth had been unable to find his valuable watch. - Chris, Beth'in değerli kol saatini bulamadığını duyduğunda üzüntüsünü gizleyemedi.

He hid his sadness behind a smile. - Tebessümün arkasında üzüntüsünü sakladı.

üzüntü
worry
üzüntü
sorrow

The news filled her with sorrow. - Haber onu üzüntü ile doldurdu.

Joy was mingled with sorrow. - Joy üzüntüden altüst olmuştu.

üzüntüden bitmiş
careworn
üzüntüden saçını başını yolmak
beat one's chest
üzüntü
{i} hurt
üzüntü
{i} disturbance
üzüntü
{i} fret
üzüntü
{i} regret

The loss of his mother brought him sorrow and regret. - Annesinin kaybı ona üzüntü ve pişmanlık getirdi.

She regretted deeply when she looked back on her life. - Hayatında geriye baktığında, o derin üzüntü duymuştur.

üzüntü
{i} distress
üzüntü
annoy
üzüntü
grief

His talk distracted her from grief. - Onun konuşması onu üzüntüsünden uzaklaştırdı.

I hope that incident won't cause you any grief when you try to leave the country. - Umarım ülkeyi terk etmeye çalışırken bu olay size bir üzüntüye neden olmaz.

üzüntü
gloom
üzüntü
worriment
üzüntü
discomfort
üzüntü
stew
üzüntü
cross
üzüntü
trouble
üzüntü
dumps
üzüntü
affliction
üzüntü
agitation
üzüntü
depressant
üzüntü
chagrin
üzüntü
worry, trouble, care, sorrow, distress, grief, gloom, agitation, affliction, regret, tribulation, woe
üzüntü
straits
üzüntü
distress; unhappiness, sorrow, sadness
üzüntü
woe
üzüntü
mopes
üzüntü
dejection
üzüntü
strait
üzüntü
care

Cares and worries were pervasive in her mind. - Endişeler ve üzüntüler onun aklında yaygındı.

Cares and worries were pervasive in her mind. - Endişeler ve üzüntüler onun aklında yaygındılar.

üzüntü
slough
üzüntü
desolation
üzüntü
unhappiness
üzüntü
damp
üzüntü
twinge
üzüntü
sad

She looked sadly at me. - O, bana üzüntülü şekilde baktı.

I saw the mark of sadness that had remained on her face. - Onun yüzünde kalan üzüntü işaretini gördüm.

üzüntü
spite
üzüntü
regretfulness
üzüntü
elastic
üzüntü
disquiet
التركية - التركية

تعريف üzüntüden في التركية التركية القاموس.

Üzüntü
dert
Üzüntü
üzünç
üzüntü
Olması istenmeyen olaylardan doğan ruh tedirginliği
üzüntü
Olması istenilmeyen olaylardan doğan ruh tedirginliği, teessür: "Sesinde bir üzüntü, hatta bir sitem sezdim."- A. Gündüz
üzüntü
Olması istenilmeyen olaylardan doğan ruh tedirginliği, teessür
üzüntü
(Osmanlı Dönemi) keder
üzüntü
(Osmanlı Dönemi) esef