öldürtmek

listen to the pronunciation of öldürtmek
التركية - الإنجليزية
to have (one person) kill (another); to have (someone) killed
öl
{f} deceased

He got down on his knees and prayed for the souls of the deceased. - Dizlerinin üzerine çöktü ve ölenlerin ruhları için dua etti.

Fadil was found deceased in his apartment. - Fadıl evinde ölü bulundu.

öl
pass away

We won't let you pass away. - Ölmene izin vermeyeceğiz.

The patient may pass away at any moment. - Hasta herhangi bir anda ölebilir.

öl
{f} dying

People living in this area are dying because of the lack of water. - Bu alanda yaşayan insanlar su yokluğu nedeniyle ölüyor.

There were cars burning, people dying, and nobody could help them. - Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı.

öl
{f} die

Anime director Satoshi Kon died of pancreatic cancer on August 24, 2010, shortly before his 47th birthday. - Anime yönetmeni Satoshi Kon, kırk yedinci doğum gününden kısa süre önce 24 Ağustos 2010 tarihinde pankreas kanserinden öldü.

Marilyn Monroe died 33 years ago. - Marilyn Monroe, 33 yıl önce öldü.

öl
decease

A monument has been erected to the memory of the deceased. - Ölen kişinin anısına bir anıt dikildi.

Fadil was found deceased in his apartment. - Fadıl evinde ölü bulundu.

öl
perish

If a mouse only has one hole, it will soon perish. - Bir farenin sadece tek bir deliği varsa, kısa sürede ölür.

All those who take up the sword shall perish by the sword. - Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek.

öl
died

Anime director Satoshi Kon died of pancreatic cancer on August 24, 2010, shortly before his 47th birthday. - Anime yönetmeni Satoshi Kon, kırk yedinci doğum gününden kısa süre önce 24 Ağustos 2010 tarihinde pankreas kanserinden öldü.

Ivy Bean, the oldest user of both Facebook and Twitter, died at 104. - Hem Facebook'un hem de Twitter'ın en yaşlı üyesi olan Ivy Bean, 104 yaşında öldü.

التركية - التركية
Öldürme işini yaptırmak
öl
ıslaklık, nem
öl
Toprağın nemi
öl
Toprağın nemi, yaşlık, höl
öldürtme
Öldürtmek işi