ölçülebilir

listen to the pronunciation of ölçülebilir
التركية - الإنجليزية
measurable

The scientific method accounts for measurable uncertainties. - Bilimsel yöntem, ölçülebilir belirsizlikleri açıklar.

finite
mensurable
quantifiable
ölçülebilir taşınabilir istihbarat muhabere sistemi
(Askeri) scalable transportable intelligence communications system
ölçülebilir özellik
(Denizbilim) morphometric character
ölçülebilir şekilde
measurably

The initiative measurably improved quality of life for the villagers. - Girişim, köylüler için yaşam kalitesini ölçülebilir şekilde artırdı.

ölç
quantify
ölç
{f} measure

We are, in large measure, responsible for students' success in the entrance exam. - Biz öğrencilerin giriş sınavındaki başarılarından büyük ölçüde sorumluyuz.

There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive. - Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.

ölç
admeasure
ölç
{f} measured

Many European kitchens have scales because dry ingredients are measured by weight there, unlike in America, where they are measured by volume. - Birçok Avrupa mutfakları orada kuru malzemeler tartıldığından dolayı bir teraziye sahiptir, Amerika'da tam tersine onlar hacimle ölçülmektedir.

We measured the depth of the river. - Nehrin derinliğini ölçtük.

ölç
{f} measuring

The carpenter is measuring the floor. - Marangoz döşemeyi ölçüyor.

ׁWe're measuring the depth of the river. - Biz nehrin derinliğini ölçüyoruz.

ölç
{f} gauge

This test will gauge your reading comprehension. - Bu test senin okuma kavrayışını ölçecek.

He wears a 6 gauge earring. - O bir 6 ölçü küpe takıyor.

ölç
moderate

Taking moderate exercise is good for the health. - Ölçülü düzeyde egzersiz yapmak sağlık için yararlıdır.

Moderate exercise is good for your health. - Ölçülü egzersiz sağlığınız için iyidir.

ölç
benchmark
التركية - التركية
Ölçme işine konu olabilir fiziksel büyüklük